Konuyu önce
Aziz Üstel gündeme getirdi. Ve
Star Gazetesi'ndeki köşesinden "Barnabas
İncili
Genelkurmay'da mı?" sorusunu sordu. Her konuda sık sık açıklama yapmayı seven Genelkurmay bu soruya henüz
yanıt vermedi. Aslında Genelkurmay'ın bu konudaki sessizliği uzun zamandır sürüyor.
Bu konuyu Aziz Üstel
Aydoğan Vatandaş'ın "Apokrifal" adıyla yazdığı kitabından alıntı yaparak dile getiriyor. Ancak Apokrifal'den tek satır söz etmiyor. Apokrifal, Grekçe halktan gizlenmesi gereken anlamına geliyor. Aziz Üstel dün bu konuyu yeniden dile getirdi ve Vatandaş'ın kitabından yeni alıntılar yaparak Apokrifal'in hakkını teslim etti.
Şimdi...
Bu Barnabas İncili konusu Türkiye'de pek bilinmeyen bir konu. Bu incildeki bölümler Kuran'ın mesajı ile adeta örtüşüyor. Dahası Hocagil'in yaptığı tercümeye göre, 'Senden sonra bir
peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak' ayetinden yola çıkarak' peygamber efendimize bir atıf olduğunu düşünüyor. Aydoğan Vatandaş, 1981 yılında o dönemde
Hakkari sınırları içinde şimdiyse
Şırnak sınırları içerisinde yer alan Uludere'de köylülerce bulunan Aramice İncil'in sır perdesini önce
Araştırmacı yazar Müfid
Yüksel sonra da İncil'i Özel
Harp Dairesi'nin kontrolünde tercüme eden filolog Doç.Dr.
Hamza Hocagil ile yaptığı söyleşilerle aralıyor ve kanımca
yabancı dillere tercüme edilebilse uluslararası best seller olabilecek araştırma kitabına
imza atıyor. Vatandaş Kıbrıslı arkeologlar Tuncer Bağışkan ve Andreas Folias ile de görüşerek son derece enteresan bazı bağlantılar yakalıyor.
Hocagil'in tercüme ettiği İncil şöyle başlıyor: "Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu'l Kudüs'le Meşaha'ya vahyolunanı tıpkı İsa'dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum." Böyle bir İncil'in ortaya çıkmasının
Hristiyan aleminde büyük dalgalanmalara yol açacağına kuşku yok. Peki bu İncil bulundu mu? Bulundu hem de Türkiye'de... Zaten Apokrifal de neredeyse bu buluntu etrafında gelişen olayları dile getiriyor. 1981'de Şırnak Uludere'de avdan dönen köylüler bir mağaraya giriyor.
Babat Aşiret Reisi Korucubaşı Hazım Babat'ın babası Ferhat Babat mağarada bir kitap buluyor. Parşömene yazılmış kitap
Süryani alfabesiyle Aramice yazılmıştı. Karbon testinden sonra kitap rahmetli Turgut Özal'ın girişimleriyle Aramice uzmanı Doç. Hamza Hocagil tarafından Özel Harp Dairesi'nin kontrolünde tercüme edilmeye başlanır.
İncil'in son sayfasında Aziz Barnabas'ın söz konusu İncil'i dört nüsha olarak yazdığını fark eden tercüman, Nahit Şenoğul Paşa'nın yardımları ile bu kez diğer üç İncil'in peşine düşer. Ardından biri hariç diğer iki İncil de bulunur. İncillerden biri İsrail'de bulunur. İsrail'de bulunan İncil önce
Vatikan'a satılmak istenir. Vatikan adına İncil ile ilgili görüşmelerde bulunan Kardinal Mario, "Açıklanamayan bir sebeple" hayatını kaybeder. Bir süre sonra, İncil bu kez bir
yayınevi üzerinden Yunanistan'a satılır. Bu olayda
Ergenekon örgütünün izlerine de rastlanır. Olay Kıbrıs'ta bulunan güvenlik güçlerinin 1996 yılında Aziz Barnabas'ın mezarını soymaları ile farklı bir boyut kazanır. Askerler mezardan ne almışlardır?
KKTC'de soygunu araştıran gazeteci Kutlu Adalı, aldığı tehditlerden kısa bir süre sonra öldürülür. Adalı öldürülmeden bir süre önce Abdullah Çatlı'nın Kıbrıs'a geldiği tespit edilir. Ergenekon örgütü bir numaralı şüphelidir. Aramice uzmanı Hamza Hocagil'in
Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi'nde korunduğunu iddia ettiği nüshalar açıklanırsa, tarih yeniden yazılacaktır.
Bu konu çok önemli...
Barnabas İncili'nin orijinal nüshasının Genelkurmay'da saklı tutulduğu söyleniyor. Bilmiyorum, bu konuya açıklık getirilmesinin zamanı gelmiş midir?