Matruşka


Gazetemizi yakından takip ettiğine artık kesinlikle inandığım bir grup insan var. Onlar için üzücü bir satır yazayım da en baştan; üzgünüm bu yazıya da çok sinirleneceksiniz, zira istediğiniz tür köşe yazıları için Andıç Medyası'nı açıp okumanız lazım. Dünkü nüshalarını alın bakın da analar ne yiğitler doğurmuş! Yukarıda bahsini ettiğim kitle ne yazık ki okuduğunu da anlamaktan aciz. Ya da işlerine öyle geliyor. Yoksa Ergenekonsever medya ile ilgili yaptığım eleştiriyi niye Kılıçdaroğlu ile ilgili algılıyorlar ki? Kaldı ki -hiç hazzetmem ama- haklılığımı görmek için malum "En baba yandaş medya"nın dünkü manşetlerine ve yorumlarına bakmaları yeter. Siyaset ve medya dünyamız bir siyasi partinin başkanı salona girdiği zaman ayağa kalkıp onu alkışlayan yazar/çizer takımı da gördü, arz ederim... Nice zaman önce ülkenin yakaladığı özgürlük rüzgârına bakıp umuda kapıldığımda bir dostum uyarmıştı; 'Hiç öyle heveslenme, bu ülkede bir kısım var, ortam değiştiği an sadece pusuya yatıp, kendi günlerinin gelmesini beklerler. Yoksa değişen bir şey olmaz' demişti. Bu konuda haksız çıktığıma mı yanayım, yoksa birbiri içinden çıkan matruşka misali, 'al birini vur ötekine' durumuna mı? CHP Kurultayı ekrandan üstümüze sökün ederken, konuşulan mevzu elbette, 'Gandi Kemal ve rüzgâr'dı... Ama ne rüzgâr... Kabul etmek lazım, bir rüzgâr ve heyecan söz konusu. 28 Şubat'tan beri pusan, attığı hava cıva manşetler, tehlikeli oyunlar neticesinde içine kapanan Andıç Medyası için gerçekten çok büyük bir heyecan söz konusu. Artık Gandi Kemal gelirse borçları mı çizilir yoksa yeni krediler, ihaleler mi söz konusu olur bilemiyorum. Belki de hiçbir menfaat beklemeden salt 'Bu Tayyip gitsin de!' zihniyetiyle kapılıyorlar bu heyecana. Kaset olayı olmasa Allah selamet versin Cindoruk etrafında böyle bir anafor oluşturmayı planlıyorlardı ama 'Benjamin Button' benzetmesi ile Cindoruk hareketi ölü doğmuş oldu. Lakin geçmişten hâlâ tam olarak ders aldıklarını düşünmüyorum. Hatırlar mısınız, CHP son genel seçimler sonrasında yaşadıkları hezimet ile ilgili bir araştırma komisyonu kurmuştu. Amaç, partinin nerelerde hata yaptığını filan araştırmaktı. Neticede ne çıktı biliyor musunuz? 'Biz hata yapmadık, millette var bir tuhaflık' (özellikle 'tuhaflık'ı seçtim yoksa daha ağır anlama geldiğini herkes biliyor) manasına gelen bir netice elde ettiler. Kendi kendilerinden memnundular yani. Aynı durum Andıç ve CHP medyası için de geçerli. Siz sanıyor musunuz ki, bu ülkenin yıllardan beri suyun başında oturup, milletin üzerine çöreklenen medyası değişecek, dünyanın gelişimine paralel olarak özgürlükçü filan olacak? Ne mümkün azizim! Onlar da CHP araştırma komisyonu gibi kendi kendilerinden razılar. Yaptıkları yayının çok para etmediğinin kendileri de farkındaymış gibi görünüyorlar ve o nedenle bu tür fırsatları asla kaçırmak istemiyorlar. 'Bulduk bir rüzgâr tepesine binelim' düşüncesiyle abartıp köpürtüyorlar. Elbette bana göre sakıncası yok, yapsınlar, geçmişte yaptılar çünkü. Ve fakat geçmişte bu tür işlere bulaştıktan sonra hezimeti siyasi parti ile beraber yaşadıklarını da unutmasınlar. Hangi ata oynadılarsa kaybettiler, zira millette 'Bu Holding medyası birini tutuyorsa vardır bir menfaati' algısı hakim. Haksız da değiller hani... Canım medyamı ele almaktan Gandi Kemal'in sahaya ilk inişiyle ilgili izlenimlerimi yazmaya yer kalmadı. Ama inanın çok eğlenceli sonuçlar çıkardım kendi adıma. CHP sever okurlarıma da peşinen söyleyeyim. Bir dahaki yazıda gülüşmek üzere...

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER