DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR


Hayat boyu peşinden koştuğumuz huzur, biz arkasından koştukça bizden kaçmaya devam ediyor. Sanki huzurun arkasından koşmaya yazgılıyız. Hepimiz, yaptığımız her şeyde onu arıyoruz. Bazen en iyiyi yaptığımızda, bazen her şeyin bilgisine ulaştığımızda, her şeyin en iyisini yiyip, en iyisini giydiğimizde, en güzel kızı aldığımızda, en yakışıklı adamı kaptığımızda, en büyük eve sahip olup, en pahalı arabaya bindiğimizde, haklı olan taraf hep biz olduğumuzda, huzuru yakalayacağımızı sanıyoruz. Ama yine olmuyor! Bir yere kadar hepsine ulaşıyoruz ama yine de kalbimiz çırpınmaya devam ediyor, aklımız karışıyor. Somali’ye üzülüyoruz açlıkla ve kuraklıkla mücadele ettiği için. Bu yüzyılda dünyanın yarısı obez olmakla ve her gün farklı bir diyet listesi denemekle uğraşırken, nasıl olduğunu bir türlü anlayamadığımız bir coğrafyada insanlar açlıktan ölüyor. Bugünlerde okuduğum bir habere göre, Avrupa’nın yüzde kırkı ruhsal olarak hastaymış Avrupalı anlamsızlıktan ruhunu kaybetme noktasına geldiğinde de aynı acıyı hissediyoruz. Yaratıcıya sırtını dönen Avrupa zihniyeti, insanlara sunduğu değerleri yutturamamış olsa gerek ki insanlık can çekişiyor. Maddi refahın en iyi olduğu yerlerde ruhsal problemlerin yoğunlukla görülmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir mesele. İnsanı memnun edecek olanın, daha fazla şeye sahip olmakla ilgisinin olmadığını anlamış olmalıyız artık. Daha fazla bilmek değil insanı memnun eden. Bilgiyi kimin adına istediği ve hangi amaçla kullandığıdır insanı memnun edecek olan. Bilgi arttıkça, insanın korku ve vehimlerini de arttırmaktadır çünkü. Merak ve hayretin arkasından gelmesi gereken şükrün yerine, korku ve kaygı bugün insan kalbini her yerden sıkıştırıyor. Kaygı bozukluğu insanın bilgisinin artmasıyla artan bir rahatsızlık olarak çıkıyor karşımıza örneğin. Daha çok altın ve paraya sahip olmak kaybetme korkusunu ve sahip olduğunu büyük bir özenle koruma kaygısını da beraberinde getiriyor. Daha fazlası, daha fazlası derken, son nefesi verip yaşamadan ölmek de cabası. İnsanı memnun edecek tek şey, iddia ediyorum ki, gayret içinde olmak ve neye sahip olursa olsun verildiğini bilmek ve vereni tanımakla mümkündür. Başka bir yol arayanlara duyurulur ki başka bir memnuniyet yolu yok! Bizden hayatın çıkması bu yolu fark edip, bu yola girmemizde gizli. Gidilecek daha çok yol var önümüzde. Kendi mükemmelliğimizi kutsayarak belli bir boyutta takılıp kalmak hayata bir ihanettir aslında. Kendinle kaldığında kendi mahiyetini kavrayabiliyorsan, kendi eksikliğini fark edebiliyorsan başarmışsın demektir. Kendinle barışırsın işte o zaman. Huzura erersin. Çünkü kendine söylediğin yalanlar bitmiş, yerini kendi gerçekliğinin anlamına bırakmıştır. Egonun dağı delinmiş, suya ulaşılmıştır artık. Her şeyi biliyorum diye kasılan sen, bildiklerin azlığını kabul ederek, bilmediklerinin gayreti içine girerek yakalarsın mutluluğu… Zengin olduğunu sanan sen, zenginliğin emanetçisi olduğunu fark ettiğinde gerçeğinle buluşursun. Verileni tutmak için uğraşırken değil; doğru yerde, doğru şey için yönlendirirken huzura erersin. Haklı da olsan, haksız da olsan, hak olanı görebildiğin, kenara çekilebildiğin; en zor yenilebilir olanı, kendini yenebildiğin için yatışır kalbin… İşte o zaman barışırsın kendinle... [email protected]
<< Önceki Haber DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER