Türkçede bir söz vardır: "Söz gümüşse, sükût altındır" derler. Ama maalesef, hiçbirimiz, gerektiğinde sükût etmeyi bilmiyoruz. Zaman zaman da,
incir çekirdeğini doldurmayan konuşmalar yapıyoruz. Hatta boğazın dokuz boğum olduğunu unutarak, muhataplarımızı rencide etmekten de geri kalmıyoruz. Oysa
Yunus Emre ne güzel söylemiş: "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu (zehirli) aşı / Yağ ile bal ede bir söz."
İşte size, "Suskunlar
Meclisi"nin hikâyesi:
Bir zamanlar bilginler ve
şairler, 'Suskunlar Meclisi' adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı. Üye sayısı otuz kişiydi ve bunu arttırmıyorlardı. Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek, az yazmak ve çok az konuşmaktı.
O zamanlar meşhur şair ve bilgin Molla Camî, bu meclisin aşkındaydı. Günün birinde Suskunlar Meclisi'nin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine
aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi. Kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kâğıda yazarak, o sırada toplantı halinde bulunan Suskunlar Meclisi'ne gönderdi.
Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler. Molla Camî oraya lâyık bir bilgindi, ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı. Yeni bir üye için yer yoktu. Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Camî'ye gönderdi. Zeki bilgin durumu kavramıştı. Bir damla daha olsa,
bardak taşacaktı. Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül dalından
küçük bir
yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi.
Bardak taşmamıştı. Bunu içeri gönderdi.
Meclistekiler bu kibar cevabın mânasını anlamışlardı: Zarif insanların yeri başkaydı. Üyeler, bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verdiler. Başkan, listeye Molla Camî'nin adını ekledi. Otuz sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 300 yazdı. Bununla, Molla Camî sayesinde, meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu. Listenin son şekli Molla Camî'ye gelince, meseleyi anladı. Ancak sayının büyük gösterilmesinden hoşlanmadı. Sağdaki bir sıfırı silerek, otuz sayısının soluna koydu. Yani 030 yazdı. Alçak
gönüllü Molla Camî, bu şekilde, kendisini solda sıfır sayıyor, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu.
Diğer üyeler bunu görünce, saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmış olarak Suskunlar Meclisi'nin yeni üyesini selâmladılar.
***
İnsan, bir Suskunlar Meclisi'ne bakıyor, bir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne. Nerede o zarafet ve letafet? O kadar
bilge kişi aransa da bulunmaz ama gene de, polemiklerde belirli bir seviye tutturulabilir.
NAZLI ILICAK - SABAH