Kemal Kılıçdaroğlu, Bütçe müzakereleri sırasında, ("Yalan" demek istemiyorum), gene bir yanlışa damgasını vurdu. (Geçen yıl
bütçe müzakerelerinde
Kayseri dosyasını gündeme getirmişti. O iddiaları bugüne kadar sürdürdü. Ama sözlerinin bir iftiradan ibaret olduğu, farklı savcıların, 5 yıl arayla verdikleri
takipsizlik kararlarıyla ortaya çıktı.) Bu defa da,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni
hedef aldı.
İETT arazisini satın alan
Dubai Emiri
El Maktum'un teminatının belediye tarafından irat kaydedilmediğini söyledi.
Maktum, 21
Mart 2007'deki ihaleyi, KDV dahil 1 milyar 156 milyon lira vererek kazanmış, 36 milyon lira teminat yatırmış, ama,
Mimarlar Odası Şehir Plancılarının iptal
davası yüzünden mükellefiyetini yerine getirmemişti. Kemal Kılıçdaroğlu, "Madem ki inşaatı yapmadı, niçin o paraya belediye el koymadı?" diye soruyor. Belediyenin
Basın Danışmanı Faruk Yanardağ'ı aradım. Meğer belediye, davanın sonuçlanmasını beklemiş. Nitekim, ekim ayında Danıştay'daki dava belediyenin aleyhine neticelenince,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi de, 36 milyon liralık teminatı irat kaydetmiş.
Keşke
CHP Genel Başkanı, özellikle Bütçe müzakereleri sırasında seslendirdiği iddiaları biraz daha incelese. "Maktum'un teminatı yanmadı" diyor, halbuki yanmış. "
Deniz Feneri savcılarını
HSYK görevden aldı" diye konuşuyor, oysa savcıları dosyadan el çektiren
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı. Balyoz'da, çok sayıda asker için yakalama emri çıkaran savcıları dosyadan el çektiren İstanbul Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in uygulamasına benzer bir durumla karşı karşıyayız. HSYK devrede yok.
Anayasa Mahkemesi'ne 4 yıl önce hülleyle üye seçilmesine karşı çıkıyor Kılıçdaroğlu ama peş peşe parti kapatan, 28
Şubat sürecinde brifinglere katılan
Anayasa Mahkemesi üyelerini bir kere dahi eleştirdiğine rastlamadım. İşte bu yüzden güvenilirliğini kaybediyor.