Bugün 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı... Ne yazık ki bu anlamlı bayrama yine '
resepsiyon tartışmaları' damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanı Gül, çifte resepsiyonu teke düşürdü. Doğrusu buydu. Öğle saatlerind
e devlet erkânı,
akşam ise millet... Bu ikili görüntü ne
Cumhuriyet'in ne de bayramın ruhuna uygundu.
Bu akşamki resepsiyona Cumhurbaşkanı, ayrım yapmaksızın cumhurun bütün renklerini davet etti. Cumhuru kapalı, açık diye iki parçaya bölmedi. Eski Cumhurbaşkanı Sezer yüzünden son dönemde
Çankaya'dan 'tek
Türkiye' fotoğrafı verilemiyordu. Bunun giderilmesi için imkân doğdu.
Tek Türkiye için Gül adımı attı, şimdi sıra davetlilerde... Gözlerse
CHP'de. Özellikle de partinin kurumsal kimliğini temsil eden
Kemal Kılıçdaroğlu'nda. Siyasî tavır yüzünden davete icabet etmeyecek CHP'liler olduğunu biliyoruz. İçlerinde günler öncesinden itirazını yüksek sesle dillendirenler oldu. Farklı bahaneler ileri sürseler de asıl neden
Hayrünnisa Hanım...
Kılıçdaroğlu'nun ne yapacağı dün akşam saatlerinde belli oldu. 'Resepsiyona katılmayacağını, bayramı halkın arasında kutlamak istediğini' söyledi. Kararının 'boykot' anlamı taşımadığını ve Hayrünnisa Hanım'la da bir ilgisinin bulunmadığını anlattı. Katılmama kararının 'başörtüsüne tavır' şeklinde yorumlanacağı kesin. CHP lideri, bir süredir
türban veya başörtüsü konusunda olumlu mesajlar veriyordu.
Gül'ün davetine icabet etmemesi, samimiyetinin sorgulanmasına neden olacak. Toplumun yüzde 80'inin başörtüsüyle ilişkili olduğu düşünüldüğünde bırakın
siyaset uzmanlığını, ortalama bir insan bile bu topraklarda başörtüsüne tepki konularak siyaset yapılamayacağını bilir. Kılıçdaroğlu'nun düşüncesi katılma yönündeydi. Parti içindeki itirazlara
boyun eğdi. Liderliği de
darbe aldı. Partisini genel başkan olarak yönlendirmesi beklenirdi.
'
HSYK atamaları' gibi gerekçeler üretenler oldu. Bu ne inandırıcı ne de ikna edici. CHP'nin itirazları, HSYK atamalarından çok önce başladı. Kemal Kılıçdaroğlu, 'Hayrünnisa Hanım'la ilgisi yok' diyerek suni gerekçelerin arkasına sığındı. Herkes farkında ki asıl gerekçe Hayrünnisa Hanım... Adında cumhuriyet geçen bir parti 'Cumhuriyet bayramı'nı gölgeledi.
Önceki akşam Ankara'da Cumhuriyet Gazetesi'nin 'Cumhuriyet Resepsiyonu' vardı. Ben de davetliydim. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katılanlar arasındaydı, biraz gecikerek de olsa geldi. Uzun zamandır dışarıda pek görülmeyen eski Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, göze çarpan diğer davetliydi.
Kılıçdaroğlu'nun kararı netleştikten sonra Ankara'da askerin tavrı da konuşulmaya başlandı. Resepsiyona
Genelkurmay Başkanı ve
kuvvet komutanları da davetli... Tek resepsiyona tepki göstererek katılmayacaklarını ileri sürenler oldu. Doğrusu bunun konuşulması bile abes.
Bir askerin aynı zamanda başkomutan sıfatı taşıyan Cumhurbaşkanı'nın davetine 'hayır, gelmiyorum' demesi düşünülebilir mi? Asla. Böyle bir tavır TSK'nın komuta kademesini tartışmalı hale getirir.
TSK, CHP gibi parti değil.
Başörtüsü konusundaki siyasî tartışmaların tarafı olamaz. Bırakın tepki göstermesini, bunu düşünme, tartışmaya açma lüksü bile yok. Komutanların Cumhurbaşkanı'na 'hayır' diyeceğine hiç ihtimal vermem. Ayrıca
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in sakin kişiliğiyle de bağdaşmaz.
Bu akşamki resepsiyonda Çankaya Köşkü'nde cumhurun bütün renkleri buluşacak. Siyasî olarak kendisini sağda veya solda tanımlamış kişilerden tutun da politikadan uzak simalara kadar Köşk'ün kapıları cumhura açılacak. Kendisini 'Tek Türkiye'nin dışında tutanlar kaybedecek. Cumhur, kendisini dışlayanı dışlar.
Umarım asker CHP gibi yapmaz, bayramı gölgeleyecek davranışlardan kaçınır.
Cumhuriyet Bayramı'nın ruhuna uygun hareket etmek, en çok onlardan beklenir.