Deniz
Baykal, Baş
bakan Erdoğan'a idam sehpasının yolunu gösterirken Adnan Menderes'ten değil, iki
darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanan
Albay Talat Aydemir'den esinlendiğini söyledi. Oğul Aydın Menderes'i arayarak 'Yanlış anlaşıldım, çok üzüldüm' dediği basına yansıdı. Bir siyasi liderin Menderes'in idamını hatırlatması yadırganmıştı. Baykal, hatasını düzeltti.
Ancak bir yanlış daha var. Aydemir olayı, siyasetçilere hatırlatılacak örnek değil. Siyasi bir olay değil çünkü. Mahiyeti bambaşka.
Doğrusu ben Baykal'ın mesajını anlamakta zorlandım. Bir iki gündür düşünüyorum; acaba Talat Aydemir'in idamından siyasi kadrolar mı
ders çıkarmalı yoksa darbe heveslileri mi? Asıl soru bu. Merak ettiğim,
CHP liderinin Aydemir'i niye hatırladığı... Başörtüsüne
özgürlük sağlayan anayasa değişikliğinin düğmesine basan
Başbakan Erdoğan'la Talat Aydemir'in cunta faaliyetleri arasında nasıl bir bağ kurulabilir? Biri iflah olmaz bir
darbeci, diğeri halka yaslanan bir siyasetçi... Her iki olay arasında bir ilişki kurmakta zorlanıyorum.
Neyse, Baykal'ın Aydemir'i hatırlatması iyi oldu. Bugünlerde Talat Aydemir'den ders çıkarması gerekenler var. Ve sayıları da hiç az değil. Aradan geçen onca yıla ve kat edilen demokratik mesafeye rağmen içlerindeki darbe ateşi bir türlü sönmeyenlerin, yakın tarihin bu kara sayfalarını bir daha okumaları gerekir. Gazete sayfalarına her gün darbe çığırtkanlığı yapan yeni bir haber düşüyor. İşte onlardan biri... Dün Bugün'ün manşetiydi. İstanbul'da bir panel. Çok tanıdık bir isim. Darbe planları deşifre olan eski
Jandarma Genel Komutanı Şener
Eruygur başrolde. İçlerinden biri, askerî darbeden söz ediyor ve lafı hiç eğip bükmeden açıkça, 'Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasının zararı yoktur. Ülke zora düştüğü zaman hukuk dışına da çıkılabilir.' diyor. Peki CHP liderinin hatırlattığı Talat Aydemir kimdi? Neden idam edildi?
Harp Okulu'nun komutanıydı. 27 Mayıs'ı yapan asker, bir yıl sonraki 1961 seçimlerinden hoşnut kalmadı.
Demokrat Parti kapatılmasına rağmen devamı niteliğindeki AP ve YTP seçimi kazandı. Darbecilerin açık
destek verdiği İsmet
İnönü'nün liderliğindeki CHP kaybetti. 1962'de cunta faaliyetlerine girişen Albay Talat Aydemir, bir grup arkadaşıyla darbe girişiminde bulundu. Ancak başaramadı. Emekli edildi, güç bela ekibiyle birlikte ordudan uzaklaştırıldı. Rahat durmadı. Bir yıl sonra yeniden sahneye çıktı. Harp Okulu'nda
karargah kurdular ve öğrencileri harekete geçirdiler.
Parola 'Harbiyeli aldanmaz' idi. Aydemir'in yönlendirdiği öğrenciler,
Ankara Radyosu'nu ele geçirdi. Ertesi gün bazı
gazeteler '
Kahraman Albay' manşetiyle çıkar. Darbeci
Binbaşı Fethi Gürcan,
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na hakim oldu. Köşk'te Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel, hükümeti AP ile kuran Başbakan İsmet İnönü bazı bakanlarla toplantı halindeydi.
Darbenin başı Aydemir, Gürcan'ın 'Ne yapayım?' sorusuna tereddüt içinde 'Bırak gitsinler' demese işin rengi değişecekti. İnönü'nün, dışarıya çıkarken Gürcan'a dönerek, 'Talat'a söyle, şimdi kaybetti' dediği söylenir. Aydemir'in bildirilerinin yayınlandığı radyoda 'Meclis'in feshedildiği, partilerin kapatıldığı, idareye el konulduğu,
ülke genelinde
sıkıyönetim ilan edildiği' duyuruldu. Başkentte yer yer çatışmalar çıktı. Aralarında ölenler ve yaralananlar oldu. Özellikle İnönü'nün kıvrak manevraları sonucu ihtilal girişimi kısa sürede bastırıldı. İnönü, Aydemir cuntasını 'Talat'ın üç buçuk adamı' diye niteledi. Darbeciler Ankara'da kurulan sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı, idama mahkum olanlardan Talat Aydemir ve Fethi Gürcan, son nefeslerini idam sehpasında verdi.
Baykal'ın hatırlattığı idam sehpası işte bu... Bugün Aydemir olayından çıkarılacak çok ama çok dersler var. Dersin kimlere olduğu açık. Şüphesiz siyasetçiye bakan yönleri de var olayın. İsmet İnönü'nün dirayeti ve darbe girişimini bertaraf eden manevralarından da ders alınmalı.