Altın
fiyatları giderek artıyor. Bu konuda sorulan sorular ve yapılan tartışmalar da: Neden artıyor? Artış ne kadar sürecek? Fiyat hareketlerinde spekülasyonun rolü ne?
Altın fiyatı diğer meta ve mallarda olduğu gibi arz ve talep tarafından belirleniyor. Talebin şekillenmesini ise reel faktörler kadar beklentiler de şekillendiriyor. Beklentiler ise şu sırada ABD ve
Avrupa ekonomilerinin zafiyetleri ve riskleri tarafından şekilleniyor. Spekülasyonlar ise bu temaların etrafında oluşan mantıklı görünebilecek "hikâyelere" binaen tasarlanıyor.
Spekülatif olmadan, çok bilen rolü oynamadan bu pazarla ilgili ana temaları ele alalım.
Altını kim üretiyor/satıyor?
IMF ve Dünya Altın Konseyi rakamlarına göre
altın üretimi geçen sene 4.108 ton olarak gerçekleşti. Dünya altın arzı üç kalemden oluşuyor: madencilik, devlet ve uluslararası kuruluşların (net) satışları ve
geri dönüşüm (yani mücevherat amacıyla alınan altının kuyumculara geri satılması). Bunlardan ilki piyasaya yeni girişleri temsil ederken ikinci ve üçüncü, kamu sektörü ve hane
halkının mevcut stoklardan piyasaya geri sattıkları rezervlerden oluşuyor.
En önemli arz kaynağı olan madencilik 2005-2009 yıllarındaki arzın yaklaşık yüzde 60'ını sağladı.
Madencilik üretimi son yıllarda yeteri kadar hızlı artmıyor ve üretim maliyetleri giderek artıyor. Metal Ekonomisi Grubu isimli grubun ortaya koyduğu rakamlara göre, altın üretim maliyeti son on yılda iki katına çıktı; hatta aştı.
2010'da ise madencilik çıktısının payı daha da arttı. Zira, arzın yüzde 10'unu sağlayan 2009'dan itibaren devlet ve uluslararası kuruluşlar net alıcı haline geldi. Bu aktörler 2000 ile 2005 arasında piyasaya 270 ton altın satmışlardı. Bu rakam 2000 yılındaki rezervlerinin yüzde 8'ine tekabül ediyordu. 2005 sonundan 2009 yılı başına kadar ilave 800 ton civarında altın sattılar. Ancak bu aktörler 2009 yılında 524 ton, 2010 yılında ise 140 ton altın satın aldılar. Satın alan
ülkeler genellikle Çin,
Hindistan,
Rusya gibi gelişen ekonomilerdi. Devletlerin net satıcıdan net alıcı durumuna geçmeleri, arz tarafında zaten sıkılaşmış bir piyasayı iyice gerdi.
Arzın yüzde 30'unu sağlayan geri dönüşüm de talebin arttığı bir ortamda doğan boşluğu dolduramadı.
Altını kim alıyor?
Altın talebinin yüzde 90'a yakını yatırım saikinden kaynaklanıyor. Bunun ise üçte ikisi mücevherat şeklinde, kalanı ise doğrudan yatırım amaçlı
küçük (
Cumhuriyet altını gibi) ve büyük çaplı ürünlere yöneliyor. Endüstriyel amaçlı kullanım ise toplam talebin yüzde 10'unu oluşturuyor.
Dünya Altın Konseyi rakamlarını esas alırsak, mücevherat amaçlı altın talebinin yüzde 60'a yakını dört ülkeden kaynaklanıyor: Hindistan (yüzde 23), Çin (yüzde 14), ABD (yüzde 11) ve
Türkiye (yüzde 7).
Ortadoğu ülkeleri de eklenince (yüzde 11) rakam yüzde 7'ye yaklaşıyor. Böyle bakarsak, dört ülke halkları dünyadaki yıllık toplam altın talebinin üçte birini gerçekleştiriyor.
Devlet ve uluslararası kuruluşların altın rezervleri 2010 sonu itibarıyla 30.535 ton idi. Bunun o günkü fiyatlarla değeri 1,4 trilyon dolara denk geliyordu. Dünyada toplam ton cinsinden rezervlerin seyrini birkaç paragraf önce anlatmıştım; 2009'a kadar değişen eğilimlerle azalma, 2009'dan itibaren ise artış. Yandaki grafikten fark edeceğiniz gibi, resmi rakamlara göre artış Rusya, Hindistan, Çin gibi ülkelerden kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkeler ya sabit kalıyor (ABD gibi) ya da azalıyor. (
İsviçre, Avro zonu gibi)
Merkez bankaları ve uluslararası kurumların altın rezervleri ton olarak düşerken altın fiyatlarının yükselmesiyle dolar değeri giderek yükseldi. Dolayısıyla, altın rezervlerinin değeri 2000 yılında 297 milyar dolarken 2010 sonunda 1,4 trilyona çıkmasına sebep oldu.
Ya sonrası?..
Önümüzdeki dönemde de altın fiyatlarını arzın talebe yetişip yetişmeyeceği ve beklentiler belirleyecek. Gelişmiş ekonomilerdeki belirsizlik ve riskler Çin, Hindistan gibi ülkeler başta olmak üzere hem halk hem de merkez bankalarının altına rağbetini artıracak gibi görünüyor.
Öte yandan, arzın önümüzdeki dönemde madencilik tarafında açılması muhtemel. Ancak ne zaman ve ne kadar açılacağını kestiremiyoruz. Metal Ekonomisi Grubu en son raporunda altın
arama yatırımlarının yüzde 50'nin üzerinde artarak 5,4 milyar dolara çıktığını söylüyor. Bu rakam dünyadaki toplam
metal arama yatırım bütçesinin yarısına yakın.
Buna karşılık, altın çıkarma maliyetleri artmaya devam ederse altının 1.000 dolarların altına düşmesi her halükarda zor görünüyor.