Babacan:
Hamas’ı onaylamıyoruz ama Hamas’sız barış mümkün değil
Dışişleri Bakanı
Ali Babacan, AB’nin ‘
Gazze toplantısı’na katıldığı
Brüksel’den dönerken uçakta
Radikal Ankara Temsilcisi
Murat Yetkin’in sorularını yanıtladı.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a göre Gazze’de şu an sağlanan
ateşkese güvenmek mümkün değil. Geceyarısını geçen saatlerde Babacan’ı Brüksel’deki
Avrupa Birliği Gazze toplantısından Ankara’ya taşıyan uçakta konuşuyoruz. “Şu anda ateşkes” diyor Babacan, “İki tarafın anlaştığı bir ateşkes değil. İki tarafın, (
İsrail ve Hamas) tek tek ilan ettikleri bir ateşkes. Kırılgan görüyoruz. En
küçük kıvılcım bölgeyi ateşkes öncesine götürebilir. Ateşkesin kalıcı olmasını sağlamamız lazım.”
Peki kalıcı hale getirmek için ne yapmak lazım? AB
ülkelerinin dün Brüksel’de cevabını aradığı soru hem bu, hem de Gazze’nin yeniden inşası için nelerin yapılabileceği. AB bu iş için ciddi bütçeler kotarabilir. Ancak o bütçeleri Gazze’de kullanmak nasıl mümkün olacak?
Dışarıdan bakıldığında saçma görünen bu soru, problemin özünü oluşturuyor. Çünkü İsrail’in BM rakamlarına göre 1300’den fazla insanın öldürülmesi, 50 bine yakın kişinin evsiz kalmasına yol açan askeri harekatına karşın Hamas hâlâ Gazze’de. Ve Hamas kendi onayı ve kontrolü dışında herhangi bir yerden gelen yardımın bölgeye girmesine izin vermiyor. Hamas’ın resmi muhatap alınması halinde ise Mahmut
Abbas başkanlığındaki
Filistin Ulusal Yönetimi hükümsüz kalacak ve Filistin’in bölünmesi uluslararası camia eliyle onaylanmış olacak. Filistinli iki grup arasındaki uzlaşmazlık, neredeyse İsrail’le olandan keskin hale gelmiş.
Teknokrat hükümet
Baş
bakan Tayyip Erdoğan’ın, hatta Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’e göre de fazla Hamas destekçisi göründüğü eleştirilerine, dünya çapında
Yahudi kuruluşlarından Ankara’ya gelen ‘Neler oluyor?’ mesajlarına karşın, Dışişleri Bakanı Babacan hükümetin
siyasetini şöyle açıklıyor:
* “Biz
Mahmut Abbas’ı Filistin Ulusal Yönetimi’nin başı olarak tanıyoruz. Ama bizim için Filistin
yönetiminin güçlü olması önemli. Liderlik ne kadar güçlü olursa barış görüşmelerine o kadar güçlü oturur. Filistinlilerin çoğunun desteğini alan bir liderliği önemsiyoruz.”
* “Filistinli guruplar arasında uzlaşmanın sağlanması gerekir. Hamas gerçeği var Gazze’de. Hamasın yaptıklarını onaylayacak halimiz yok. Ancak Haması yok sayarak da barışı sağlamak mümkün değil. Mutlaka ara formül bulunmalı. Gazze’de gerçeğe göre çözüm üretmek gerekir.”
Ateşkesi sürdürülebilir kılmak ve Gazze’nin yeniden inşası için ‘Gazze gerçeğine göre’ muhatap bulmak için iki çözüm seçeneği üzerinde çalışılıyor: 1-
Ulusal Birlik Hükümeti, 2- Ulusal Uzlaşı Hükümet. Birincisi, Hamas ve El
Fetih’in verecekleri bakanlarla kurulacak bir tür
koalisyon hükümeti. İkincisi, her iki
örgütün de karşı çıkmayacağı, ama partisiz isimlerden FUY adına kurulacak bir teknokrat hükümeti.
Birincisi, hem her iki örgütün de birbirini tanımaması, hem de Hamas’ın ABD ve AB tarafından
terörist örgüt sayılması nedeniyle mümkün görünmüyor. Babacan bu nedenle teknokrat hükümet seçeneğinin daha muhtemel olduğunu söylüyor.
Ya
silah, ya siyaset
Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül arasında Hamas konusunda yaklaşım farkı olduğu iddiasını “Yok, aynı çerçevede farklı yönleri öne çıkarıyorlar’ diye yanıtlayan Babacan bu noktada Hamas’ın da bir şey olmamış gibi davranamayacağını söylüyor:
* “Hamas’ın da bir karar vermesi gerekiyor. Silahlı bir örgüt mü olmak istiyorlar,
siyasi hareket mi olmak istiyorlar? Bizim görüşümüz siyasi mekanizma içinde çalışmaları. Filistinlilerin kendi kaderlerini
seçimler yoluyla belirleyebileceği
sistem oluşmalı, seçimlerin sonucu da herkes tarafından tanınmalı ve saygı gösterilmeli.
Son seçimde yüzde Hamas destekli Değişim ve
Reform Partisi partisi yüzde 44 küsur oy aldı.
Milletvekili sayısı da yarıdan fazla. Milletvekillerinin çoğu hapiste,
Meclis Başkanı hapiste. İsrail
baskın yaptı tutukladı. Böyle bir tablo var. Bu tabanı da yok saymak mümkün değil.”
İsrail anlamalı
* “Gazze saldırısında herkes kaybetti. İsrail istediğini elde etti mi? İsrail’in imajı kötü etkilendi. Arap sokaklarında İsrail karşıtlığı arttı. (..)
Türkiye olarak duruşumuz çok net. Öncelikle Gazze’de yaşanan dramı eleştirdik. Sonra İsrail’in uyguladığı
politikayı eleştirdik. İlk günkü açıklamamızda ‘operasyonları’ kınadık. Başbakanımız daha önce antisemitizmin
insanlık suçu olduğunu daha önce defalarca söyledi.
* “ABD başta olmak üzere Yahudi örgütleri yazılı ve sözlü endişelerini iletti. Yahudi karşıtlığının daha da artacağını, Türkiye İsrail ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini farklı kanallarla bize ilettiler. Bu tepkileri dikkate alıyoruz. Bu konu üzerinde çalışıyoruz. (Gelişmelerden) Türk İsrail ilişkileri kısa vadede zarar görebilir, ama orta ve uzun olumsuz sonuç beklemiyorum. İsrail’in tepkimizin haklı olduğunu anlaması lazım.”
Hillary ne dedi?
Dışişleri Bakanı Babacan, yeni ABD Dışişleri Bakanı Hillary
Clinton ile yaptıkları ilk görüşmede de Gazze ve
Ortadoğu meselesini görüştüklerini vurguladı. Babacan şunları söyledi:
* “İlk görüşmemdi,
tebrik ettim. Türkiye ABD arasında ilişkilerinin öneminden konuştuk. İki ülke arasında ortak
gündem maddelerimiz var dedim. Ortadoğu, İsrail-Filistin sorunu,
Lübnan,
İran,
Afganistan,
Pakistan, Kafkasları konuştuk.
Ermenistan sürecini ve
Kıbrıs konusunu konuştu.
* Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi George Mitchell sizinle görüşmek istiyor. Uygun tarihte randevu verirseniz memnun olurum’ dedi. Zaten haberi bize gelmişti, ‘Memnuniyetle’ dedim. Bu hafta Ankara’ya geliyor. ‘Türkiye’nin Ortadoğu ile ilgili yapmakta olduğu önemli çalışmaların devam etmesini
ümit ediyorum’ dedi. Olumlu bir görüşme oldu.’
Egemen Bağış’ın AB Bakanlığı
* “Başmüzakerecinin ayrı kişi olması gerektiğini Başbakan Erdoğan’la konuştuk. Bir süre sonra da atama yaptı. Dışişleri Bakanı ile başmüzakerecinin ayrı kişiler olması konusunda benim görüşüm de müsbetti.”
* “Ben Cumhurbaşkanı’na yakınım, Egemen bey Başbakan’a yakın diye bir konu yok. Hepimiz yakınız. Dün (önceki gün) Egemen bey ile bütün kamu yönetimini topladık. Her kurumun başındaki ve AB temas nolktasındaki kişiler,
Genelkurmay dahil. Yol haritası belli.”
Bürokrasi sahiplenmeli
* “Ulusal
Program resmi gazetede yayıMlandı. Yapılacak reformlar takvime bağlandı. Meclis’i dört yıl meşgul edecek kadar çok
yasa var çalışılacak. Reformların hayata geçmesi için
bürokrasinin sahiplenmesi lazım.
* “Siyasi irade konusunda en ufak kuşku olmamalı. Bu konularda (
insan hakları)
gençlik yıllarında, ya da 28
Şubat’ta çok ıstırap çekmiş bakan, milletvekili arkadaşlarımız var kendi aramızda.”
* (Hâlâ var olan ihlal) “Problemleri idari problemlerdir. Ya da kişilerle alakalıdır. Ama artık soruşturuluyor. Meclis’ten yasa çıkarmakla iş bitmiyor. Bürokrasi sahiplenmedikçe reform olmaz.”
‘2009 riskleri olan bir yıl’
* 2009 yılı ciddi riskleri olan, aynı zamanda önemli eşikleri de aşabileceğimiz yıl olacak. Hangi alana el atarsanız atın, kritik, belirleyici bir yıl olacak.
* ABD’de yeni yönetim var. Nasıl bir ivme yakalayacağız?
Ermeni meselesi var,
Irak, Afganistan, uluslararası terörizm konuları var.
* Ortadoğu’da İsrail, Filistin ihtilafı, ateşkes ve barış süreci sorunları var. İsrail’de 10 Şubat’taki seçimler, sonra Filistin seçimlerinin nasıl olacağı konusu var.
l Irak’ta üç ayrı seçim var: Önce kuzey hariç
yerel seçim, sonra kuzeyde yerel seçim, sonra da genel seçim ve hidrokarbon yasası gündemde.
* İran çok belirleyici olacak. İran’da da haziranda seçimler var. Nasıl bir
cumhurbaşkanı seçilecek?
Nükleer program ne olacak? Obama İran konusuna eğilecek. ABD İran’ne zaman, nasıl konuşacak?
*
Ermenistan meselesi Türkiye ile ilişkiler nasıl seyredecek.
Kafkasya istikrar ve
işbirliği platformu
İstanbul’da ikinci kere bir araya geliyor.
* Lübnan’da, Afganistan’da da seçimler var. Pakistan ve
Hindistan var. Benim cep telefonumda hem Hindistan, hem Pakistan Dışişleri Bakanlarının telefonları kayıtlı. Hemen aramam gerekebiliyor. Bir ay içinde iki defa aradım, tansiyonu düşürmek için başka bakanları da arayıp devreye girmelerini isteyebiliyoruz.
*
Balkanlar’da
Bosna ve
Kosova bizim için önemli. Kosova’yı 53 ülke tanıdı, ama tanımalar yavaşladı. Bir yandan da
Sırbistan ile ilişkilerimizi korumak istiyoruz.”
* Tabii
Avrupa Birliği var. AB ile ilişkiler Kıbrıs testinden geçiyor.
Avrupa Parlamentosu seçimleri ve
Almanya’da seçimler var. Seçimlerde Türkiye aleyhtarı sesler yükselebilir.
* Yeni ABD yönetimi
Rusya’ya nasıl yaklaşacak. Rusya’yı dışlayıcı politika yanlış ABD’ye de, AB’ye de, NATO’ya da söylüyoruz. Tansiyonu yükseltmek yanlış. Nabuco’ya Rusya’yı davet ettik. Rusları işin içine katmak lazım. Obama’nın tutumu çok önemli.”
Bu kadar seçim odaklı değerlendirme ardından Dışişleri Bakanı Babacan’a Türkiye’deki 29
Mart 2009 yerel seçimlerini soruyoruz. “Anketler gayet iyi” diyor; “Çıta hep yükseldi, kendimizle yarışır hale geldik.”