Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e
Bangladeş’teki Dakka Üniversitesi’nde Rektör Arefin Siddiqui tarafından, hukuk dalında fahri doktora verildi. FOTOĞRAF: RIZA ÖZEL / AA
Türklerin
Güney Asya’daki tarihine ilişkin
Hindistan’da zaten epey konuşulmuştu.
Halen taşıyıcılığını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı 16 yıldızlı
Cumhurbaşkanlığı forsunda tarihte Türkler tarafından kurulmuş 16 devleti temsil eden yıldızlardan birisi de Babür İmparatorluğuna aitti.
1500’lerin başında Türkistan’dan, şimdi
Özbekistan-
Kırgızistan-
Tacikistan sınırlarına yayılan Fergana vadisinden çıkan Zahir
Muhammed Babür, kısa sürede Hindistan’ın kuzeyinde Lahor, Delhi ve Agra’yı alarak idaresini kurmuş. Oğulları Humayun,
Cihangir, Ekber zamanında sınırlar kuzeyde Kabil’den güneyde Tamil diyarında Bangalore’ye,
batıda Sind’den (bugünkü
Pakistan toprakları) doğuda Bengal diyarına (bugünkü Bangladeş) dek genişlemiş.
Dünyanın harika yapılarından Tac Mahal, Babür’ün torularından Şah Cihan tarafından ölen eşi Mümtaz Mahal anısına 1631-1652 yılları arasında imparatorluğun başkenti Agra’da inşa edilmiş. O yıllarda Babürlerle
Osmanlıların ilişkisinin sürdüğünü, Tac Mahal’in inşasında Mimar Sinan’ın okulundan Mimar Mehmet İsa’nın (ayrıca kimi kaynaklara göre Mimar Yusuf) görev almasından anlıyoruz.
Şah Cihan’ın oğlu Evrengzip döneminde Osmanlı duraklama, Amerika’nın keşfi ardından gelişmesiyle sömürgecilik dönemine giren batı
Avrupa yükseliştedir ve Babürlerle ilk ilişkiyi Hollandalılar kurar. Kısa sürede imparatorluk İranlılar, ve asıl Hollandalıları takiben gelen
İngilizler arasında parçalanmaya başlar. En son 1857’deki Sipahi direnişinin İngilizlerce bastırılmasıyla Babürler yıkılır ve alt kıtada, bütün güney Asya’da 1947’ye kadar süren İngiliz egemenliği başlar.
Gerisini biliyoruz.
Tarih ve
Atatürk
Dün Bangladeşli ve Türk işadamlarının Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (
DEİK) tarafından düzenlenen toplantıda bir araya gelmesi ardından bir grup gazeteciyle sohbet eden Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘Tarihimizi yeni öğreniyoruz’ demesi, bir yanıyla daha eski, bir yanıyla daha güncel tarihi anlatıyordu.
Bir önceki
akşam Bangladeş Cumhurbaşkanı Zillur Rahman’ın onuruna Bangbahan Sarayı’nda verdiği yemekteki konuşmasında da söylemişti. Bengal
ülkesine
İslamiyeti yayan da, 1209’da yine Fergana’dan gelen Muhammed Bahtiyar Kılıççı önderliğindeki
Türkmen akıncılar olmuştu. Gül, Türkilerin bu bölgeye
Mevlana Celaleddin Rumi’nin Sûfi İslam anlayışıyla geldiklerini vurguladı.
İşin güncel tarih boyutundaysa,
İstiklal Savaşı’nda Hint Müslümanlarının özellikle de İngilizlere karşı
dayanışma amacıyla gönderdiği para yardımı vardı. Bu paraların bir kısmıyla Taş Mektep onarılarak ilk
Meclis burada açılmış, bir kısmıyla da
genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasına ilk özel
sektör katkısı sağlayabilmek amacıyla
İş Bankası kurulmuştu.
Gül, işadamlarıyla konuşmasında Atatürk’e özel vurgu yaptı. Bangladeş’in kurucusu Mucibur Rahman’ın oğluna
Mustafa Kemal ismini koymasının iki
halk arasındaki sevgi ilişkisini gösterdiğini söyledi.
Ancak asıl Atatürk vurgusu, akşamki resmi yemekte yapılmıştı. Gül, nispeten kısa konuşmasının beş ayrı yerinde Mustafa Kemal Atatürk’e vurgu yapmıştı. Bu vurgular arasında İstiklal Savaşı devam ederken, 1921 yılında Kazi Nazrul İslam’ın yazdığı ve Bangladeş edebiyatında yeri olan Kemal Paşa’ destanına övgü ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bangladeş’e verdiği askeri eğitim çerçevesinde Dakka Kışlası içinde açtığı Kemal Atatük
Türkçe Okulu’na atıf da vardı. Gül, Dakka Üniversitesi’nde fahri doktora alırken yaptığı konuşmada da Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine değindi.
Eğitim deyince, Bangladeş’teki
Türk okulları da, iki halk arasında kurulan
köprü olarak anılmayı hak ediyor. Dün Gül’ün de ziyaret ettiği Uluslararası Türk
Umut Okulları (ki ülke çapında 15 okulları varmış) Genel Müdürü
Bayram Saatçi, Türk gazetecilere, bu okullar sayesinde bütün Güney Asya’da yaygın kast sistemini de kendi çağlarında kırdıklarını, paralı okullarda bursu yalnızca en alt kast sayılan ve en fakir öğrencilere verdiklerini söyledi. Bu öğrencilerin başarısı (ki aralarında Türkiye’de ODTÜ’yü kazananlar dahi varmış) onlara daha önce tepeden
bakan üst kast üyelerinin de yumuşayıp onlarla sosyal ilişki kurmasına neden oluyormuş.
Gül bir haftalık Hindistan-Bangladeş temaslarına ‘Hindistan’ı yeniden keşfediyoruz’ ile başlamıştı; ‘Tarihimizi yeniden hatırlıyoruz ile bitirmesi anlamlı oldu.