Aydın'ın Germencik ilçesinde, bir inşaatta çalışan
Kürt işçilere
yerli halktan bir grup saldırıyor.
Sebep, Silvan'da
teröre
kurban verilen 13 askerin yol açtığı
öfke. Herkese 'aklını başınıza alın' dedirten terslik de bu
küçük olayın içinde saklı. İnşaatta saldırıya maruz kalan Fevzi Çelik, Silvan'da şehit düşen Vefa Çelik'in amcaoğlu. Ayranı kabarıp öfkesini dökenlerden hiçbirinin, Silvan'da toprağa düşenlerin acısını, Aydın'da inşaat işçiliği yapan Ağrılı Kürt Fevzi Çelik kadar yürekten hissetmesi mümkün mü? Siz olsanız ne düşünürsünüz? Yokluk,
yoksulluk içinde rızkının peşinde Ağrı'dan kalkıp Aydın'a gelmiş bir inşaat işçisi. Amcaoğlunun yüreğine düşen ateşi ve... Devamını
Allah aşkına siz getirin. Olacak iş mi bu?
13 askerimizin şehit olduğu saldırının emrini veren 'Yüreklere öyle bir ateş bırakın ki, izi silinmesin' demiş. Yüreğine ateş düşenlerden biri 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' diye saldırıya uğrayan Ağrılı Kürt işçi Fevzi Çelik olmadı mı?
O zaman soralım: Yüreğimize ateş düştü mü? İzi duruyor mu? Kan tükürüp, 'kızılcık şerbeti içtik' diyeceğiz. Yüreğimize düşen ateşi soğutacağız. Öfkemize engel olacağız. Aksi takdirde? Aksi takdirde, 13 askeri şehit eden saldırı amacına ulaşmış olur. Bağırıp çağırarak, sokaklara dökülerek göstereceğimiz tepki, tam da 13 askerin
ölüm emrini verenlerin arzu ettiği sonuç değil mi? 13 asker, bizi sokaklara dökmek için şehit edildi. Neden terörün oyununa gelelim?
Dişimizi sıkacağız, sabredeceğiz ve oyuna gelmeyeceğiz. Hele bu kadar basit bir oyuna...
Terör sona erince, bütün varlıklarını kaybedecek olan savaş ağaları, var güçleri ile kendi çıkarlarını savunuyor. Onların
Kürtler üzerindeki hükümranlığı sona eriyor. Kaybedecekleri çok şey var. Çare terörü sürdürmek. Hâlbuki
Türkiye barış için büyük mesafe almıştı. Sadece biz değil,
PKK'ya
destek veren Kürtler de soruyor: Neden?
'Derin PKK' bu soruya şu cevabı veriyor. Arap baharının rüzgârı bize de gelsin. Genel bir halk
ayaklanması başlatalım. Türkiye müdahaleye açık hale gelsin. Biz de Devlet'ten istediklerimizi alalım. Nasıl?
Askeri öldürüp, Türkiye'nin geri kalanını sokağa dökerek. 'Türkiye'yi dış müdahaleye açık hale getirecek bir ayaklanma' projesi, bugünün konjonktüründe imkânsız. Amaç terör ağalarının düzenini sürdürmek, ayaklanma işin bahanesi.
'Demokratik özerklik' ilanı, aynı stratejinin öbür yüzü. Dağdaki PKK'lı askerimizi öldürecek, ovadaki de bağımsızlığa giden yolun taşlarını döşeyecek. Bizim de ayranımız kabaracak. Sonra? Sonrası delinin kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışanlar kendi aralarında kavgaya tutuşacak. Yine dişimizi sıkmamız ve sabırlı olmamız, sonra da şu soruyu sormamız lâzım: 'Demokratik özerklik ilan edilecek de ne olacak?' Daha önce
Yaşar Kaya'nın sürgündeki parlamentosu ne oldu?
BDP milletvekili
Bengi Yıldız, 'nedir bu
demokratik özerklik?' sorusuna 'Bunun günlük yaşama geçmesi nasıl olacak, zaman gösterecek... İçinin doldurulması zaman ve imkân meselesi' karşılığını veriyor. Yani, Kürt siyasetçileri ilan ettikleri şeyin ne olduğunu kendileri de bilmiyor. Küçük çocukların kâğıda bir şeyler karalayıp sonra da büyüklere 'ben ne yaptım?' diye sorması gibi.
Neden 'sen çok tehlikeli bir şey yaptın' diyerek bu çocukça oyuna ortak olalım? Demokratik özerkliğin içeriğini neden biz dolduralım? 'Eyvah bağımsız
Kürdistan kuruluyor' feryatları ile yangının üzerine benzin dökelim?
Sokağa dökülüp ortalığa öfke kusanlar ve korku nidalarıyla demokratik özerkliği yorumlamaya kalkanlar teröre
hizmet ediyor. Sabredeceğiz. Bu arada Silvan'da şehit düşen Vefa Çelik'in amcaoğlu, Ağrılı Kürt inşaat işçisi Fevzi Çelik'in hakkını ve hukukunu Aydın'da koruyacağız. Türkiye'nin bütünlüğü ancak bu yolla sağlanır.