Dört polisin şehit edilmesinden sonra
Dörtyol'da kitlesel olaylar yaşandı.
Kürt ve Türk olmak kriterine göre insanlar iki kampa bölündü.
Başka bir suçtan gözaltına alınan kişileri
linç girişimi ile başlayan olaylar hızla tırmandı. İki partinin ilçe binaları taşlandı. Kahveler basıldı.
Hatay-Dörtyol'da karşılıklı olarak etnik bir çatışma yaşandı. Türklerle
Kürtler karşı karşıya geldi. Bu olay hafife alınacak veya geçiştirilecek türden değil. Genelleme yapmak da doğru görünmüyor. Bu olayla eşzamanlı olarak
İnegöl'de yaşananlara bakarak
Türkiye'nin bir etnik çatışmaya sürüklendiğini söylemek yangına benzin dökmek gibi
ucuz ve belki de art niyetli bir hüküm. Peki, Dörtyol'da ve İnegöl'de yaşananlar neyin nesi?
Dörtyol'da yaşananlar matematiksel kesinlikte bir
PKK tezgâhı. PKK şimdi, bu olayları gerekçe göstererek
eylem çağrısı yapıyor. Başta
Diyarbakır olmak üzere yapılan bu son eylem çağrısı, doğrudan Dörtyol'daki olayları bahane olarak gösteriyor. Demek ki amaç, kitlesel bir şiddet ortamı yaratmak. "Kitlesel şiddet" adı üzerinde sokaklarda yaşanan ve silahsız kitlelerin ana aktör olarak yer aldığı şiddettir. PKK kendi kitlesini eyleme sevk ederek ve toplumu etnik bir çatışmaya sürükleyerek bir
hedefe varmaya çalışıyor. Hedef,
referandum atmosferini bu kitlesel şiddet aracılığıyla boğucu hale getirmek. PKK 31 Mayıs'ta İskenderun'da başlattığı saldırılarla kitlesel desteğini kaybetmeye başladı. Kitle sokağa, sıcak çatışmalara sürüklenirse keskinleşir. Matematiksel kesinlik ise şöyle: PKK Dörtyol gibi bir yerde dört polisi şehit ederse bu sonuçları devşirir. Dört polis kitlesel şiddeti tırmandırmak için şehit edildi. Maksat hasıl oldu mu? Bu soruya
cevap vermek için MHP kanadına bakmak lazım.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Dörtyol ve İnegöl olayları sonrasında yaptığı yazılı açıklama genel hatları ile bir "sükunet ve sağduyu" çağrısı. Ancak iki temel yanlışı var. "Yanlış" kelimesini, Bahçeli'nin de arzu etmeyeceği "etnik çatışma ortamı yaratmak" anlamında kullanıyorum. Birincisi bu olayları siyasîleştirmek ve faillerine sahip çıkmak. İkincisi birincisinin sonucu: Bahçeli bu yazılı açıklamada PKK yerine sadece hükümeti suçluyor. Dörtyol'da yaşanan olayları "haklı bir infial" olarak niteliyor ve bu "haklı infiali" hükümete kanalize ediyor.
Galiba işin sırrı da bu "infial" kelimesinde saklı. "İnfial" haricî bir tesirle ortaya çıkan hâl veya hareket demek. "İnfial", "fiil" yani "eylem" kelimesi ile aynı kökten geliyor. Tam karşılığı "tepkisel durum veya eylem" demek. Bir eser müessirine nisbetle fiil, zuhur ettiği duruma göre infialdir. Dörtyol olayları için "haklı bir infial" demek, doğrudan bu tepkiye yol açan müessire yani PKK'ya bir paye vermektir. İnfial "haklı" ise bu infiale yol açan fiili işleyen amacına ulaşmış olur. Soruyu şöyle soralım: PKK'nın dört polisi şehit etmesinin amacı bu "haklı infiale" yol açmak değil miydi?
Kitlesel gösterilere katılanlar bilirler: Kitlesel eylem hiçbir zaman kendiliğinden ortaya çıkmaz. Buna infialler yani tepkisel eylemler de dahildir. Nitekim İnegöl'de meydana gelen olayların
telefon mesajları ile oluşturulmuş bir
şebeke ile tırmandırıldığı anlaşılıyor. Dörtyol için de benzer bir organizasyonun devrede olması lâzım. Genellikle bazen tek bir kişi, infiale uygun ortamda "ne duruyorsunuz" diye bağırır ve sonra ortadan kaybolur.
Maraş,
Çorum gibi kitlesel cinnetin yaşandığı olaylar böyle başlamıştır. Kitle ruhu ortaya çıktığı anda bireyler kendi irade ve muhakemelerini kaybederler. Bir bütünün yani kitlenin iradesiz bir parçası haline gelirler. İrade kitleyi sürükleyen kişinin veya kişilerin eline geçer. Bu yüzden kitlesel eylemlere bakarak insanları yargılayamaz ve oradan mantıklı sonuçlara ulaşamazsınız.
İnegöl'de polis merkezinin önünde elinde bira şişesi belediye aracının üzerine çıkan kişinin "şehitlerimizin katillerini bize verin" diye bağırması "haklı bir infial" değil, sadece provokasyondur. Dörtyol'da iki partinin binasını taşlama eylemini, "haklı bir infial" olarak gören bir parti lideri "haklı" olamaz.
"Türk-Kürt düşmanlığı giderek tırmanıyor, Türkiye etnik bir çatışmaya sürükleniyor" lafını ister MHP ister BDP etsin, kesinlikle inanmayın. Kimse kimseye düşman falan değil. Kendi kalbinizi yoklamanız, doğruyu bulmak için yeterli. Bir Kürt'e sırf Kürt olduğu için düşman olmak gibi bir rezilliğe kim yeltenebilir? Dörtyol ve İnegöl'de yaşanan olayları da tam Cemil Meriç'in "kitlelerin ırzı-namusu" hakkında söyledikleri ile yorumlamak lâzım. Referandum zemini şiddetten beslenen iki partinin oylarının gerilediğini gösteriyor. Hem "fiil"in hem de "infial"in sahipleri bu gerilemeyi durdurmaya çalışıyor. Mesele bundan ibaret.