ABD Başkanı Barack Obama önceki gün Başbakan Erdoğan'ı aradı ve WikiLeaks belgelerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Obama'nın, WikiLeaks'in "kabul edilemez eylemi" nedeniyle duyduğu üzüntüyü ifade ettiği belirtildi. Böylece... ABD, Türkiye'den ikinci kez en üst düzeyde özür dilemiş oldu. Hatırlarsanız ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da olay patlak verir vermez Washington'da görüştüğü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan "açıkça" özür dilemişti. Niçin? 28 Kasım'da WikiLeaks tarafından internete konulan belgelerde Amerikalı diplomatlar Türkiye hakkında nezaket ölçülerini aşacak ifadeler kullandıkları ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı rencide edecek ağır ithamlarda bulundukları için... *** Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada dikkat çeken bir diğer husus ise iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği ile ilgili... Açıklamada, iki liderin, uzun yıllara dayanan Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini konuştuğu ve bir dizi konuda birlikte çalışmaya olan bağlılıklarını yeniden vurguladıkları ifade edildi. Ayrıca... Obama ile Erdoğan'ın, "WikiLeaks belgelerinin, Türkiye ile ABD arasındaki yakın işbirliğini bozmayacağı veya etkilemeyeceği yönünde fikir birliği içinde olduğu" da hatırlatıldı. Bu vurgular önemli... Çünkü... WikiLeaks belgelerinin Türk-Amerikan ilişkilerini özellikle sabote etmeye çalıştığına dair kamuoyundaki kuşkular giderek artıyordu. Obama'nın, Erdoğan'la görüşmesinde bunları da gidermeye çalıştığı anlaşılıyor. Benzer bir endişeyi Amerikalı ünlü stratejist Zbigniew Brzezinski de verdiği bir röportajda dile getirmişti. Yayınlanan belgelerdeki Türkiye ağırlığını dikkat çekici bulduğunu hatırlatan Brzezinski, bunun önceden hesaplanmış olabileceğini düşündüğünü söylemişti: - Türkiye ile ilgili bu kadar çok belge yayınlanması şaşırtıcı. İki ülke arasındaki ilişkilere zarar verilmek istenmiş olabilir. Anlaşılan Amerikan yönetimi ilişkilerdeki WikiLeaks hasarının farkında. Vakit geçirmeden bu hasarı, daha fazla büyümeden tamir etmeye çalışıyor. *** Türkiye ile İsrail arasındaki "diplomatik kriz" ise çözülmüş değil. İsrail'in, açık denizde Mavi Marmara gemisine baskın düzenlemesi ve 9 Türk vatandaşını katletmesinin üzerinden 6 ay geçti. Netanyahu hükümeti hâlâ daha Türkiye'den özür dileyip dilememeyi tartışıyor. Jerusalem Post'a göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu özür dilenmesinden yana değil. Ha'aretz gazetesi de iki ülke arasındaki krizi çözmeye yönelik görüşmelerin durduğunu iddia ediyor. Sebep? İsrail'in, öldürülen Türk vatandaşları için özür dilemeyi kabul etmemesi... Görüşmelerin neden tıkandığını Türkmenistan yolunda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun şu sözlerinden çıkarmak mümkün. - Özrün tasnifi olmaz. Özür özürdür. Türk halkından ve devletinden özür dilenecek. *** ABD çekinmeden özür beyan ederken İsrail niye bu kadar zorlanıyor peki? Bu sorunun cevabı, "Devletten mi yoksa vatandaştan mı özür dilenecek" tartışmalarına da açıklık getiren bakanın sözlerinde gizli: - Türk halkından ve devletinden özür dilenecek. İsrail'in, varoluş sebebini inkâr anlamına gelebilecek böyle bir özrü dile getirmesinin çok zor olduğunu çarşamba günü yayınlanan yazımızda dile getirmiştik. Şimdi İsrail bir karar aşamasında. Yaptığı vahim hatadan dolayı Türkiye'den özür dileyerek, "normal devlet olma yolunda" cesur bir adım mı atacak? Yoksa... İç siyasetteki dengeleri korumak uğruna bugüne kadar göstermiş olduğu pervasız politikalarına mı devam edecek? Evet... *** Büyüklük zor zamanlarda verilen kararlardan belli olur. Büyük olmanın en önemli vasıflarından biri de yapılan bir hatadan en kısa zamanda dönmesini bilmektir. - Devletler de bu beşeri kanundan azade değildir. Özür dileyerek hiçbir devlet küçülmez, aksine yaptığı jestten ötürü herkesinde gözünde büyür. İtibarı artar. ABD özür dileyerek büyüklüğünü, İsrail de özür dilemeyerek küçüklüğünü göstermiş oldu. Asıl büyüklük ise nedir biliyor musunuz? - Türkiye'den özür dilemek değildir. Nedir peki? - İşgal ettikleri topraklarda kanlarını döktükleri milletlerden özür dilemektir. İşte o zaman büyük olup olmadıkları anlaşılır.