Bu konuyu yıllardır tartışırız.. Özel televizyonların devreye girmesinden beri..
Türkiye sık sık şehit verdiği için gündemden hiç düşmez..
13 şehidimizden sonra da böyle oldu..
Kenan Doğulu konserini iptal etti..
Tarkan iki
şarkı söyleyip sahneden indi..
Ajda Pekkan konserimi iptal etmem deyince twitter bombardımanına uğradı..
Televizyonlarda da benzer bir durum yaşandı..
Gerçi dansöz oynatan yoktu ama normal yayınını sürdüren çoğunluktaydı..
Kiminde film vardı, kiminde dizi..
Tartışma da bu noktada koptu..
Dizi eğlence mi, değil mi?
Bir yerde eğlence, insanlar karşısına hoşça
vakit geçirmek için oturuyor..
* * *
Peki ne yapmalı!
İki görüş var..
Birincisi; ‘Yayınları kaldırır matem havasına bürünürsek terörün ekmeğine yağ süreriz..
Toplumun morali çöker.. Amaç da bu değil mi’ diyenler..
İkincisi; ‘Yas ilan edilmesi lazım, böyle günde normal yayıncılık olmaz’ görüşünü savunanlar..
* * *
Hangisi doğru..
Bıçak sırtı dedikleri yer burasıdır.. Hele bizim gibi ülkede!
Televizyon yöneticiliği yaptığım yıllarda başıma çok geldi.. Ülkeyi yönetenler hemen telefona sarılırdı..
Aman büyütmeyin, aman toplumsal infiale yol açacak yayın yapmayın, aman gece gündüz evirip çevirip yayımlamayın..
Biz de direnirdik.. Olay çok büyük, haber bültenine sığmayacak kadar büyük..
* * *
Doğrusu.. Ne ‘vur patladım, çal oynadım’a devam etmektir, ne de ekranı siyaha boyamaktır..
Ne terörü görmezden gelmek, küçültmektir, ne de abartmaktır..
Çözüm dengeli yayındır..
Biliyorum, dengeyi bulmak, kantarın topunu iyi ayarlamak zordur, ama bu da yöneticilerin maharetidir..