Zan hukuku


Fotoğrafın bir tarafında komplolar kurup, ülkeyi darbe şartlarına hazırlayan ve işlediği cinayetler birer birer ortaya çıkartılan bir örgüt var. Diğer yanda, ülkenin yasal hükümetini yıkıp yerine askeri rejim getirmeye çalışan cuntalar... Üstelik bu tespitler cumhuriyet savcılarına ait ve iddialarını askeri merkezlerden toplanmış çuvallar dolusu belgeye, yasal telefon dinlemelerine, itirafçıların söylediklerine dayanarak dillendiriyorlar. Zaten bu örgütlerin kullandıkları silahlar, Law'lar, el bombaları da birer birer ortaya çıkartılıp kamuoyuna gösterildi. Fotoğrafın bir diğer tarafında ise, attıkları her adımı yasal zeminde atmış, bu ülkede her daim barışı ve sulhu savunmuş, şiddet ve komplolardan şeytandan kaçar gibi kaçmış büyük bir camiaya isnat edilen akıl ve mantıkla izah edilemeyecek iftiralar var. Üstelik sadece zan ve vehme dayanarak yapılan izansız, insafsız iddialar bunlar... Ahmet Şık, Nedim Şener'in masumluğuna mutlak inanarak savcının iddialarını yerle bir edenler, savcı ya da herhangi bir hukuk adamı olmadan Fethullah Gülen hakkında olmadık iftiralar atılmasını makul görüyor. Hatta neredeyse ona hakaret etmeyi demokrasi ölçütü haline getiriyorlar. Bırakınız Nedim Şener'i, darbe planladığıyla ilgili bavullarla belge ortaya çıkartılan Çetin Doğan ve arkadaşlarının da suçsuzluğunu esas alanlar, söz konusu Fethullah Gülen olunca en saçma sapan iddiaları, en akla gelmedik kötü sözü söylemekten geri durmuyorlar. Ergenekon sanıkları için masumiyet karinesi ve hukukun üstünlüğünden dem vuranlar, suçsuzluğu yerel ve yüksek mahkemece tescil edilmiş bir kişiye karşı yargısız infazda bulunmaktan kaçınmıyorlar. Bazı siyasetçiler de bu koroya katılmadan kendilerini alamıyor. İsa Gök denen adamın densizliklerini bir tarafa bırakalım Devlet Bahçeli'yi anlamak mümkün müdür? İsa Gök'ün seviyesine düşmemek için onu değerlendirmeyi başka bir zamana bırakarak, Bahçeli'ye dönelim. MHP lideri hangi tabana siyaset yapıyor gerçekten merak ediyorum. Milliyetçi camiaya hitap eden bir siyasi partinin liderinden çok, hayatını yurtdışı ülkelerde geçirmiş, Londra'nın, Paris'in ışıklı caddelerinde ömür çürütmüş bir monşer gibi davranıyor. Yazılı olarak yaptığı, yani taammüden, düşünerek ve bilerek yaptığı açıklamaları okuyunca insan sadece bunu değerlendiriyor ve ''Bahçeli Türkiye'nin sosyolojik gerçeklerini bırakınız bir lider gibi, ortalama bir insan kadar bilmiyor.'' demekten kendini alamıyor. Bugün Türkiye'deki durumu 'zan hukuku' olarak tanımlayabiliriz. Ortada, hiçbir delil, ispat ve suçlamayı gerektirecek bir durum olmadan zan ve vehimle istediğini söyleyen, istediğini suçlayabilen bir anlayış var. Oysa hukukta 'Suçluluğu kesin bir şekilde ispatlanmadıkça kimse suçlu muamelesine tabi tutulamaz.' deniyor. Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye 'Suçsuzluğunu bize ispatla' diye bir şey söylenebilir mi? Suçsuzlara hiçbir kaygı taşımadan ağzına gelenin söylendiği, darbecilerin, terör örgütü üyelerinin, komplocuların, bunca delil ve belgeye rağmen savunulduğu bir ülke dünyada var mıdır acaba? Benim güzel ülkem, bunlara mı layıksın sen?

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER