Futbol sahalarımızda
tescillenen ilk
şike 1968 yılında olmuştu. 8-0 biten
Altınordu-
Kasımpaşa maçından sonra
mahkeme karşılaşmada şike yapıldığına kanaat getiriyor ama
Danıştay, kararı 'şekil şartları' açısından bozunca
temiz lig adına atılan ilk adımın ayakları kırılıyordu.
1990 yılında ise başka bir şike iddiası Türkiye'de büyük
tartışma konusu oluyor.
Adana Demirspor ile
Boluspor arasında oynanan maçtan sonra
Malatyaspor küme düşüyor. 0-0 biten bu maçta şike yapıldığı 17 ayrı
belge ile kanıtlanıyor hatta Adana Demirspor yöneticisi, maçta şike yaptıklarını
itiraf ediyor ama Şenes Erzik'in
Federasyon başkanlığı sırasında 'ligi tescil ettik' denilerek Malatyaspor'a hakları verilmediği gibi şike yapan takımlarla ilgili de hiçbir işlem yapılmıyor, herkesin yaptığı yanına kâr kalıyordu.
1992-93 sezonunda
şampiyonluk düğümünü çözen öyle bir maç var ki bugün bile taraftarın dilindedir.
Beşiktaş ile
Galatasaray şampiyonluk için büyük bir
yarış içinde. Galatasaray,
Ankaragücü'nü 8-0 ile geçer ve averajla şampiyon olur. Maçta
kaleci Zalad'ın yediği goller yıllarca konuşulur. Hatta o dönemde
Sinan Engin gibi bazı eski Beşiktaşlı
futbolcular da Ankaragücü'nde oynamaktadır. Ankaragücü, yediği 8 golle o yılın şampiyonunu belirler. Bu şampiyon Galatasaray'dır. Yıllarca konuşulan bu maçla ilgili hiçbir şey yapılmaz.
Yine tarihler 2002 yılının
Mart ayını gösterirken büyük bir şike
operasyonu başlatılıyor. Ali Fevzi Bir,
hakem Sadık
İlhan,
teknik direktörler
Samet Aybaba ve
Erdoğan Arıca hakkında çok ciddi suçlamalar var. Çetenin para ve kadınla maç satın aldığı iddia ediliyor. Davada Ali Fevzi Bir ile birlikte 11 kişi yargılanıyor. İddianameye göre Bir ve İlhan'ın, Şenol Dede'yle birlikte internet aracılığıyla
bahis oynattığı, ligdeki maçların istedikleri şekilde sonuçlanması için hakemlere para ve kadın sundukları, bazı
teknik direktörlerin takımlarının küme düşmemesi için Bir'den
yardım istedikleri, Bir'in bu konuda da hakemlere para ve kadın göndererek maçı ilgili hocaların takımlarının kazanmasını sağladığı dile getiriliyordu. Bir sürü
telefon dinlemesi, görüşme kayıtları, belge vs.
delil olarak sunuluyor. Ama sonuçta hiç kimse herhangi bir ceza almıyor.
Hafızalarımızı birazcık zorladığımızda bile onlarca şike iddiasını, hatta büyük şike operasyonlarını hatırlamak mümkün. Ama bugüne kadar bununla ilgili ceza aldığı hatırlanan kimseler yok. İtalya'da ve 2004 yılında Portekiz'de yapılan operasyonlarda o liglerdeki kokuşmuşluğa kökünden neşter vuruldu. İtalya'da 15 günde davalar sonuçlandırıldı. Avrupa'da ve İtalya'da sayısız şampiyonlukları bulunan, bizim en büyük kulüplerimizden çok daha köklü ve başarılı kulüpler küme düşürüldü, işe karışanlara çok ciddi cezalar verildi. Biz şike ispat edilir mi, edilemez mi ya da nasıl edilir diye tartışırken İtalya'da maç görüntüleri incelenerek hükme varıldı. Hakimler, kanaate varmışlarsa, federasyon raporunu bile beklemeden cezalandırmaya gittiler.
Türkiye'de yıllardır üzerine gidilip sonuç alınamayan ve sürekli tartışılan şike konusunda bu kez çok ciddi belgelerle bir operasyon yapılıyor. İlgili insanlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor vs. Şike tartışmaları ayyuka çıkmış durumda. Ancak kamu vicdanında 'bu operasyon da sümenaltı edilecek, birtakım kaygılar bahane edilerek kimseye bir şey yapılmayacak' endişesi var. Federasyon'un açıklamaları bu endişeyi iyice artırdı.
Bugün Türkiye'nin geldiği noktada her şey yeniden eskisi gibi olamaz. Onlarca yıldır ortaya atılan bütün şike iddiaları karşısında kulağının üstüne yatan Federasyon bir kere daha kulağının üstüne yatıp hiçbir şey yokmuş gibi işlere devam edemez. Bu operasyonun sonuçlanması, hem temiz bir lig için önemli, hem de temiz bir
toplum için çok önemli. Bu kez de örtbas edilirse bu kokuşmuşluk hepimizi çürütecek.