Başbakan'ın
Irak dönüşü yaptığı açıklama hakikaten de tüyler ürperticiydi. Erdoğan, Irak'ta 1 milyonu aşkın kadının dul kaldığını söyledi. Yani evli ve muhtemelen çocuk sahibi 1 milyonu aşkın kişi
Amerikan işgalinden sonra hayatını kaybetmişti. Ölen yüz binlerce çocuk ve kadını saymıyorum. Buna
katliam deniyor, buna soykırım deniyor, buna
insanlık suçu deniyor.
Yakın bir tarihe kadar
Ortadoğu '
bomba, barut ve
ölüm' demekti. Hâlâ kan durmuş, acılar dinmiş değil ama Ortadoğu,
Balkanlar ve Kafkaslar'da yeni bir dönemin başladığı da su götürmez bir gerçek. Türk-
Ermeni gerginliği, Türk-
Suriye gerginliği, Türk-
Yunan, Türk-Rus gerginliği, Türk-Bulgar gerginliği hatta zaman zaman olan Türk-
İran gerginliklerinin yerini
işbirliği ve dostluk dönemi almaya başladı. Hatta dünyanın en kaotik coğrafyası durumundaki Irak bile barışı bulmaya çalışıyor ve
Türkiye burada da çok etkin rol oynuyor. Daha düne kadar bu coğrafya sürekli çatışmaların ve bombalamaların yaşandığı, yarını belirsiz bir yerdi. Tabiî ki tam olarak barışı bulabilmiş değiller ama barışa doğru çok hızlı adımlarla ilerliyorlar.
Ortadoğu'da yürekleri kanatan iki mesele kaldı. Biri
PKK terörü, diğeri
Gazze'nin maruz kaldığı insanlık dışı muameleler. Ortadoğu'nun kin ve nefret üzerine kurgulanmış siyasetinde bir şeyler yapma zamanı geldi artık. Dünya
Yahudilerinin, Gazze'de Filistinlilere yapılanlar sebebiyle
İsrail'e
baskı uygulaması lazım. Bu iki sebepten çok önemli. Birincisi; Gazze dünyadaki anti-semitizmi körükleyen en önemli nedenlerden biri olarak karşımızda duruyor. İkincisi de Ortadoğu'daki nefret ideolojisini besliyor.
Bence İsrail son gelişmelerden sonra Türkiye ile demeç savaşına gireceğine onun her geçen gün bölgede artan etkinliğinden yararlanmaya bakmalı. Bu, daha akılcı olur. İsrail; Gazzelileri insanlık dışı ortamda tutmasına 'güvenliği' gerekçe gösteriyor. Gazze'den İsrail'e karşı saldırı yapıldığını, bu saldırılardan korunmak için onları tecride tabi tuttuklarını söylüyorlar. Gazze'ye karşı sadece tecrit uygulamakla kalmıyor, orayı yerle bir eden,
sivil,
yaşlı, çocuk demeden öldüren saldırılar gerçekleştiriyorlar. İsrail bu konuda gerçekten samimi olarak böyle düşünüyorsa, Türkiye'nin nüfuzu oradaki şiddetin sona ermesini sağlayabilir. Hamas'ın ya da diğer Filistinli grupların İsrail'e karşı
eylem yapmasının önüne sadece Türkiye geçebilir. Ama bunun için öncelikle İsrail'in oradaki politikalarını yeniden gözden geçirmesi, Gazze'de insani bir ortamın sağlanmasına müsaade etmesi gerekir.
İsrail'in, eğer vatandaşlarının güven içinde yaşamasını sağlamak istiyorsa Türkiye'nin bölgedeki nüfuzundan yararlanmayı bilmesi lazım. Yoksa gerginliklerin her geçen gün azaldığı Ortadoğu'da Gazze'de yapılanlar
İslam dünyasının çok daha fazla gözüne batmaya başlayacak ve bu da anti-semitizmi körükleyecek. Bundan en çok dünyadaki Yahudi
dernek ve cemaatlerinin rahatsız olması, dolayısıyla politikalarını değiştirmesi için İsrail'e baskı yapması gerekir.
Ortadoğu'da Türkiye'nin öncülük ettiği yeni politik yaklaşım aslında İsrail'in de işine yarayacak. Gerginlik ve nefret ideolojisi Yahudilerin can güvenliklerini tehdit altında tutuyor. Barış ve
diyalog eksenli politikalardan en çok can güvenliği kaygısı yaşayan Yahudiler istifade etmez mi sizce? Umarım Yahudiler bu yeni durumun farkına varırlar.