Bu karanlık el sizi endişelendirmiyor mu?


CHP'nin yeni parti meclisi üyesi Prof. Dr. Binnaz Toprak'ın Hürriyet Gazetesi'nden Sefa Kaplan'a yaptığı açıklamaları okuyunca insana baygınlık geliyor, desem abartmış olmam. Binnaz Toprak diyor ki; endişeli insanlar seslerini yükseltsin. Biz bu sözü onlarca senedir hep duyarız. Zinde güçlerin harekete geçmesi için kendine aydın ismini verenlerin sıklıkla tekrarladıkları bir söylemdir bu. Birtakım çevreler, 'endişelerini' yıllarca başımızın üstünde bir tokmak gibi sallandırıp durdu. Binnaz Toprak'ın ismine kamuoyu yabancı değil. Daha önce Açık Toplum Enstitüsü adına yapmış olduğu 'Türkiye'de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirme' isimli araştırmayla gündeme gelmişti. Anadolu'da Alevilerin mahalle baskısına maruz kaldığını, cemaatin pek çok yerde baskı kurduğunu bazı örnekler vererek iddia etmişti. Ancak araştırmaya dayanak gösterilen örneklerin neredeyse tamamı, yazılanları yalanlamıştı. Özellikle örnek verilen olayların kahramanları Erzurum'da Cumhuriyet Gazetesi Temsilcisi Recep Kapucu ve Erzurum Ticaret Odası Başkanı Muammer Cindilli, Toprak'ın iddialarının doğru olmadığını söylemişti. Bunların yeniden hatırlanmasında büyük fayda var. Çünkü söz konusu aydınların ve bazı çevrelerin bu 'endişeliyiz' lafları hiçbir doğruya dayanmıyor. Türkiye'de sayıları çok az olup da sesleri çok çıkan bir kesim, hiç estetize etmeden, hiçbir kreatif katkı sağlamadan, hiç de değiştirmeden aynı sözleri 80 yıldır tekrar ediyor. Ancak asıl endişe edilmesi gereken konularda hiç seslerini çıkartmıyorlar. Mesela, bu ülke sürekli darbe ortamlarına hazırlanırken, bunu yapanlar hakkında endişe duyduklarına dair o aydınlardan hiçbir açıklama gelmiyor. Mesela 'Dörtyol'daki olayların gerçek yüzü neydi?' diye sormuyorlar. Güneydoğu'da göz göre göre yenilen baskınlardan ve bu baskınların toplumda oluşturduğu travmadan hiç endişe etmiyorlar. En azından buna dair tek kelime söylemiyorlar. Bu ülkede endişe duyulması gereken o kadar çok konu var ki... Bunların içinde bence en az endişe gerektiren konu, mahallenin ya da hükümet edenin bir başkasının yaşama biçimine müdahale etmesi konusudur. Çünkü bu coğrafyada binlerce yıldır ötekinin, başkasının, diğerinin yaşama biçimine karışılmamıştır, karışılmaz da... Biz de endişeliyiz... Çünkü bu ülkede bir karanlık el ülkeyi sürekli olarak olağanüstü şartlara hazırlıyor. Türkiye'nin sürekli olağanüstü şartlarla yönetilmesini sağlamak için yoğun çaba sarf ediyor. Örneğin; bu konudaki gayretleriyle bilinen Seferberlik Tetkik Kurulu'nun varlığını hâlâ sürdürüyor olmasından, biz bir hayli endişeliyiz. Örneğin; yalan haberlerle kamuoyu oluşturmaya çalışanların, gerçekliği olmayan araştırmalara bilimsel bir kılıf uydurarak toplumu yanlış yönlendirmeye uğraşanların çabalarından oldukça endişeliyiz. Örneğin; Uğur Mumcu başta olmak üzere 90'lı yıllarda bazı aydın ve gazetecilere yönelik işlenen cinayetlerin arkasında kimlerin olduğu konusunun hiçbir zaman aydınlığa kavuşturulmamasından büyük bir endişe duyuyoruz. Örneğin; Ergenekon gibi devlet içine çöreklenen gayri nizami yapıların ceza alması, yüksek yargı tarafından engellenecek diye büyük bir endişe içindeyiz. Örneğin; ismi 90'lı yıllarda faili meçhul cinayetlerle anılan Albay Cemal Temizöz'ün, böyle bir operasyonla kurtarılması ihtimali bizi bir hayli endişelendiriyor. Yoksa sizi hiç endişelendirmiyor mu?
<< Önceki Haber Bu karanlık el sizi endişelendirmiyor mu? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER