Dünkü maçı seyrettikten sonra FIFA’nın kıta kontenjanlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğine bir kez daha karar verdim.
Orta ve
Kuzey Amerika grubu için üç
takım çok fazla... ABD ve Meksika’nın ardından Dünya Kupası vizesi alan
Honduras zayıfın da altında bir performansla sahadaydı.
İsviçre,
İspanya ve
Şili grubunda herhangi bir başarı sağlamaları mümkün görünmüyor.
Bu Honduras karşısında 4-5-1, 4-3-3 varyasyonuyla sahaya çıktık.
Oğuz Çetin’in kadro
tercihini kazanmayı hedefleyen, garanti bir hamle olarak değerlendirebiliriz.
Hiddink sonrası
teknik direktör olarak Milli Takımın başına geçmeyi arzulayan
Oğuz Çetin, Ağustos’tan önce oynayacağı her maçı kazanmayı hedefliyor gibi... Bu tercih oyun stratejisine de yansıdı ve maçın başında rakibin üzerine fazla gitmedik. Honduras da bu gücü kendisinde bulmayınca oyun sıkıcı bir hal aldı. Zamanla bizim kağıt üzerinde 4-3-3 ama sahada 4-5-1 gibi olan oyunumuzun merkezi geride kalınca Honduras çıkmaya niyetlendi ve biz de alan bulmaya başladık. Rakibin üzerine gitmeye başlayınca da kalite farkı meydana çıktı. Çok tempolu oynamasak da Honduras’ı çözmek zor olmadı.
Bu
hazırlık maçı iki takımın durumları açısından oldukça asimetrikti. Onlar son hazırlıklarını yaparken biz daha yola başlamadık dahi... Buna rağmen arada büyük bir fark var. Bu bizim çok iyi olduğumuzdan mı, yoksa onların geriliğinden mi, karar sizin...
Maçın ötesine geçmek gerekirse empati kurarak Oğuz Çetin’in kazanma ve kendini ispatlama çabasını anlıyorum. Çünkü durumunun tartışılacağını biliyor ve en azından bu tartışmaya istatistiklerle
cevap vermek istiyor. Ancak ne olursa olsun
Türkiye açısından önemli olan bu ara dönemde yeni oyuncuların milli formaya ısındırılması olmalı. Eğer
Necip,
Onur, Ceyhun gibi oyuncular kadroya çağrılıyorsa en azından bu oyuncuların daha fazla sahada olmaları sağlanmalı.