İnsanları gerçekten yiyenlere "Yamyam" denildiğini biliyoruz.
Bir de mecazi anlamda insan yiyenler var.
Bizim toplumumuzda çok rastlanılan bir beslenme türü bu.
Buna "Vejetaryen yamyamlık" diyebiliriz belki.
Kendi
yaşam tarzlarına özen göstermek yerine, başkalarının yaşam tarzlarına takılmak gibi...
Kendi yaptığı işte mükemmelliğe ulaşmaya çalışmak yerine, başkalarının yaptıklarını aşağılamak gibi...
Bizdeki vejetaryen yamyamlıklar, Salieri'nin Mozart'ı yemeye çalışmasındaki düzeyde olmuyor genellikle.
Ajda Pekkan'ı veya
Sertab Erener'i Baş
bakan'ın
Somali seferine katıldıkları için yemeye teşebbüs edenleri bu düzeysizliğe örnek gösterebiliriz.
Meslektaşları yemek..
Mesela bir yazarın yazdığı gazetesinin veya program yaptığı televizyon kanalının patronunun kızı da Somali seferine katılıyor.
Ama bu seferdeki
iştah açıcılar sadece Ajda Pekkan ve Sertab Erener olmuyor mu?
Ancak bir genelleme yaparsak, bizim yamyamlarımız için en iştah açıcı besinlerin, kendi meslektaşları olduğunu kolayca söyleyebiliriz.
Bir alanda parlayan
sanatçı, önce kendi alanındaki diğer sanatçıları yemek ister.
Örneğin gazeteci yamyamlar da en çok gazeteci etine düşkündür.
Gazeteci yamyamlar
Bir gazetedeki
köşe yazarı diğer gazetedeki kendisinden farklı açıdan olaylara bakan meslektaşını yemeye hazırdır...
Eski günlerde gazeteci yamyamlar seçilmiş siyasetçi etine de çok düşkündüler...
Bugün ise aynı yamyamların eski komutanların "İtiraflar"ını veya "Özeleştiriler" ini vesile ederek asker etine de iştah duymaya başladıklarını gözlemlemiyor muyuz?
"Oral seks" tutkunu iki yamyamın birbirleri ile ilişkiye girdikleri zaman ikisinin de ne büyük riske girdiklerini düşünebiliyor musunuz?
Bilirsiniz bu fıkrayı...
İnsanlardan bıkmış
Bir yamyamı normal bir lokantada gören arkadaşı şaşırmış ve "Ne işin var burada" demiş.
Normal lokantada normal yemek yiyen yamyam da "İnsanlardan bıktım" diye
cevap vermiş arkadaşına.
Gerçek yamyamlık artık sadece böyle fıkralarda kaldı...
Yamyamların su dolu kazanlarda kaynattıkları iki kişiden birisinin yandaki kazanda kaynatılan arkadaşına "Bunların çorbasına işedim" demesi veya yamyama "Pizzanızı nasıl istersiniz" diye soran tezgahtara yamyamın "Üzerinde herkes olsun" diye cevap vermesi, fıkraların malzemesi artık.
Harem'den beri
Ama bizim vejetaryen yamyamlarımız her sabah uyandıklarında "Bugün kimleri yesem ki" diye yataklarından kalkmayı sürdüreceklerdir.
Aslında
yönetim kuramcıları bu tür yamyamlığa "Mobbing" veya "Yutucu Rekabet" diyorlar ve bizim toplumumuzda bunun yüzlerce yıl öncesine dayanan örnekleri olduğunu da söylüyorlar.
Bir örnek de Kanuni'nin Harem'indeki Hürrem'le Mahidevran'ın veya Gülnihal'in ilişkilerinden verilemez mi?