İstanbul'a "2'nci Boğaz
Projesi" nin tartışılması sürerken,
Başbakan Erdoğan dün de
Ankara'ya "Yeni Bir Şehir" kapsamında beş dev projeyi daha açıkladı.
Bu projeler geçekleşecek mi?
Benim cevabım "Evet"tir.
Ankara'da doğdum, ilkokulu Mimar Kemal'de, Ortaokulu
Namık Kemal'de ve liseyi de son sınıfa kadar
Atatürk Lisesi'nde okudum.
Çocukluğum
Sakarya Caddesi, İnkılap Sokak ve
Selanik Caddesi'ndeki evlerde geçti.
Yani "Yenişehirli" bir Ankara'lıyım.
Yani
Çubuk Barajı'nı
deniz gibi gören,
Maltepe ötesindeki bozkırda Bahçelievler'in yapılmasını hayretle karşılayan, karayoluyla Kargasekmez'i aşıp 18 saatte İstanbul'a varan, Ankara-İstanbul arasında
demiryolu yolculuğunun 10 saatten fazla sürmesine alışkın bir kuşaktanım.
Sonra 1970'lerde TRT'deki görevim dolayısıyla yine Ankaralı oldum.
Büyümek yetmiyor
Kent daha kalabalıktı, daha büyümüştü.
Ama Ankara yine eski Ankara'ydı.
Esenboğa'dan Ankara'ya uzanan tek yönlüydü.
Ankara'ya hava yoluyla gelenler bir gecekondular arasından girerlerdi Baş
kent'e.
Şimdi her Ankara'ya gidişimde doğduğum kenti tanıyamıyorum.
Esenboğa - Ankara arasında oto yol yapmak demek mümkünmüş.
Ankara'yı Konya'ya demiryolu ile bağlamak da, İstanbul'a otomobille 3-4 saatte gitmek de mümkünmüş demek.
Hatta İstanbul Boğazı'nın iki yakasını alttan geçen tüp geçitle bağlamak bile mümkünmüş...
Geçen hafta sonunda Kayseri'den yola çıkarak
Kapadokya kentlerini gezdim.
Bütün yollar çift yönlüydü.
Biliyorum ki
Türkiye'nin seçilmiş kadroları bir şeyi "Yapacağız" dedikleri zaman bunlar yapılabiliyor.
Hedeflere ulaşılıyor
"
İhracat ülkesi olacağız" dedikleri zaman keçiboynuzu,
arpa,
buğday ihraç ediyorduk.
Şimdi sanayi ürünleri ihraç ediyoruz.
"
Turizm ülkesi olacağız" dedikleri zaman Türkiye'deki turistik
yatak sayısı Yunanistan'ın
Rodos Adası'ndaki yatak sayısından azdı.
Bugün Yunanistan'ın önündeyiz.
Lise mezunu olmak ayrıcalıklı bir azınlıktan olmak anlamına gelirdi.
Şimdi her kentte üniversite var.
Bütün mesele hem kendine hem de Türkiye insanının gücüne inanmaya bağlı.
Ben bu ülkenin dününü çok iyi hatırlayan bugününü de bilen kuşaktanım.
"Çağdaş uygarlığa ulaşmak" söyleminin bir tekerlemeden öteye geçmediği dönemleri de, "Çağdaş uygarlıkla
rekabet etme"nin gerçek olduğu dönemleri de yaşadım.
Başbakan Erdoğan'ın açıkladıklarını "
Çılgın Projeler" olarak değil "Yapılabilir şeyler" olarak görüyorum.
Ülkeme güveniyorum
Bu açıdan ilk
Boğaz Köprüsü de, GAP da birer çılgın proje değil miydi?
Ve biliyorum ki aynı şekilde bireyi merkez alan daha özgürlükçü bir
Anayasa da yapılacak.
Hukukun üstünlüğü ile üstünlerin hukukunun
egemen olduğu vesayetçi dönem de geride kalacak.
"Yeni Türkiye"de "
Kürt realitesi" çözümsüz bir sorun olmaktan çıkacak.
Yaşadığım dönemde bugünlerin hep dünden daha iyi, daha ileri olduğunu yaşayarak gördüm.
Yine öyle olacağına inanıyorum.