CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal bu defa da ABD
Temsilciler Meclisi Komitesi'nin kabul ettiği
Ermeni Tasarısı'nı Ana
yasa Mahkemesi'nde iptal ettirmeyi deneyebilir mi bilemiyorum.
Bu tür hayali senaryoları bırakıp gerçeklere dönersek...
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilen "ABD'nin Ermeni
Soykırımı Kararı Kayıtlarının Teyit Edilmesi" başlıklı karar tasarısı ertesindeki gelişmelere,
Türkiye de izleyeceği
politika ile yön verecektir.
Bu konuda büyük deneyim sahibi olan İlter
Türkmen'in
Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamalar izlenecek politikanın yönüne ışık tutabilir.
Sayın Türkmen şöyle konuştu:
-Asıl mücadele Genel Kurul'da verilecek. Bu tasarının Genel Kurul'a inmemesini sağlamak gerekiyor. Bunu 2000 ve 2007'de başarabildik. Her ikisinde de
Amerikan Başkanlarının oldukça güçlü müdahaleleri oldu. Üstelik 2007'de bu iş önlendiği zaman Başkan Cumhuriyetçi Parti'dendi, ama Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk
Demokrat Parti'deydi. Buna rağmen önlenebildi. Bu sefer daha kolay önlenebilmesi lazım, çünkü Amerika Başkanı da Demokrat, çoğunluk da Demokrat. Asıl mücadele orada olacak.
İçeride vicdani çözüm
Bu konuda açıklama yapan dış ilişkiler konusundaki bir diğer deneyimli isim olan
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Fuat Keyman da, önceki yıllarda yapılan
oylamaların çok daha yüksek sayıda
evet oyuyla kabul edildiğini ve tasarının ABD başkanlarından döndüğünü hatırlatırken, Sabah'a verdiği demeçte şu noktaları vurguladı:
-Her ne kadar kabul sonucu çıksa da oylamanın çok adil yapılmadığına herkes şahit oldu. Oylama 3 kez uzatıldı, siyasi manevralar yaşandı. Dünkü oylama üç şeyi ortaya çıkardı. Birincisi Türkiye güzel oynarsa bu süreçte kazanır. Kamuoyu oylamanın adilliği üzerine tartışacak ve büyük bir ihtimalle ABD Kongresi'nden geçmeyecek. İkincisi bundan sonraki süreçte bu tasarının oylanması
kriz çıkarmayacak gibi gözüküyor. Üçüncüsü ve en önemlisi de Türkiye'nin bu meseleyi kendi içinde vicdani bir şekilde çözmesi gerekiyor.
-Karar karşısında tepkili milliyetçiliğe kapılmadan,
sivil toplum diyaloglarını artırarak Ermeniler ve
Ermenistan'la ilişkilerin geliştirilmesi gerekiyor. Dünkü oylama sonrasında Türkiye siyaseti, tarihi masaya yatırmalı ve "Soykırım değil ama evet o dönem bir insanlık dramı yaşanmıştır" denilmeli. Karşılıklı diyaloglar artırılmalı. Böyle bir durumda aşırı milliyetçi tepkiler vermek diyalog yollarını ve süreci tıkar.
Bu arada
Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker'in
Amerikan siyasal
sistemi hakkındaki notunu da aktarayım:
-ABD'deki "Dar
bölge"
seçim sistemini anlamadan da ABD milletvekillerinin hangi zihniyetle ve neden soykırım tasarısı lehine oy kullandıklarını anlamak imkânsızdır. Dar bölge seçim sisteminde milletvekili genel başkana değil, kendisini seçen
seçmene sorumludur.
Milletvekilini seçmen muhtarını, belediye başkanını tanıdığı gibi tanır. Gözü onun üzerindedir.
Grup kararı yok
- Milletvekili kendisini seçen birkaç yüzbin seçmene sorumlu olduğundan, ABD yasama organında ne parti disiplini, ne grup kararı rezaleti, ne de genel başkan diktatörlüğü vardır. Temsilciler Meclisi'ndeki 435 temsilcinin tümü sadece iki seneliğine seçilir. ABD'de her iki senede bir milletvekili genel seçimi vardır. Yeniden seçilmenin tek yolu, bölge halkının isteklerini Temsilciler Meclisi'ne taşımaktır.
- Seçildiği günden itibaren bölgedeki çok güçlü sivil toplumun ve yerel basının tüm gözü o milletvekilinin üzerindedir. Tek bir kriter vardır: "Kendisini seçen bölge halkının çıkarlarını koruyor mu?" Milletvekili için en önemli konu, seçim bölgesindeki halkı, yerel basını, çıkar çevrelerini memnun edecek yasa tekliflerini vermek ve bunların yasalaşması için çalışıyor görünmektir. Bu nedenledir ki, Ermenilerin yoğun yaşadıkları
California, Massachusetts,
New Jersey eyaletlerinin milletvekilleri bu konunun bayraktarlığını yapmaktadırlar.
Şu anda itidal hâkim
-ABD Kongresi'nde yapılan siyasi pazarlıklar,
Texas at pazarlarında görülenlerin yanında sıfır kalır. Tekliflerine
destek arayan temsilciler işlerini "Sen benim eyalette yapılacak
baraj için
ödenek desteği ver, ben de senin soykırım teklifine destek vereyim" gibi pazarlıklarla yürütür. Beğensek de beğenmesek de, 250 senelik sistem böyle yürür.
Bütün bu gerçekleri bilmekte fayda var.
Gerek Amerikan yönetiminin gerekse Ankara'nın, şu anda itidalli davrandıklarını söylemek de mümkün.
Keşke Ermenistan Ermenileri ve Diaspora'lı Ermeniler de itidalli davransalar ve yeni bir dönemin eşiğinde olan Türkiye-Ermenistan ilişkileri yine eski kopuk görünüme dönmese.