Cumartesi sabahı... Liberal Düşünce Topluluğu’nun “Demokrasiye Geçişin 60. Yıldönümü Hatırasına” düzenlediği sempozyumun ilk oturumuna
başkanlık yaptım.
Arizona Üniversitesi Özgürlük Merkezi’nden Prof. Dr. David Schmidtz ve
Kırıkkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Acar’la “Özgürlük, Serbest
Piyasa Ekonomisi ve
Türkiye Demokrasisi” üzerine keyif aldığım bir panel yaptık.
Ardından havaalanına doğru yola çıktım...
Uçak rötar yapınca tüm gazeteleri dipli köşeli iyice okudum, bu arada
Le Monde’un
manşetine gözüm ilişti...
Ulusal
bütçelerin sonu geliyordu...
***
Son patlak veren küresel
krizi herkes kendine göre okuyor.
Hâlbuki “
Sanayi Devrimi’nin” sonu,
yeni çağın güçlenerek tahtına oturma
sürecidir...
“Bilgi Çağının” özünü ve ruhunu anlamayanların şapa oturacağı, algılayanların kanatlanacağı yeni bir dönem... Ama aynı “Sanayi Dönemi başlangıcı” gibi bunalımlı bir dönem...
Sanayi Dönemi’nde de feodaliteden kopmak, ağır toplumsal
fatura getirmiş ama arkasından büyük bir refaha kavuşulmuştu...
Şimdi de öyle...
***
Le Monde, “
Avrupa Birliği, üy
e devlet bütçeleri üzerinde söz sahibi olmak istiyor” diye manşet atmıştı.
AB Komisyonu, 12
Mayıs günü, özellikle
Euro alanı içerisinde
ekonomik ve bütçesel koordinasyonu güçlendirmeyi hedefleyen bir
seri öneride bulundu.
AB Komisyonu, her üye ülkenin bütçesinin, ulusal meclislerde müzakeresinden evvel Avrupa seviyesinde değerlendirilmesi ve bu değerlendirmenin ulusal parlamentolarda dikkate alınmasını öneriyor.
Komisyon Başkanı José Manuel Barroso, “ekonomik birlik olmadan, parasal birlik olamaz; eğer devletler ekonomik birlik istemiyorlarsa, parasal birliği unutmaları gerekir” vurgulamasını yapıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bu girişim için “doğru istikamette atılmış bir adım” beyanında bulunduktan sonra, “bunun otomatik olarak ulusal meclis haklarının herhangi bir şekilde ezilmesi anlamına gelmez” açıklamasını yapması da çok ilginç.
Dün baktım “ikincigrup.com”
web sitesi haberi Türkçeleştirerek manşete çekmiş.
***
Komisyon’un önerisi
gürültü patırtı çıkartsa da...
Belli ki “ulusal egemenlik”in en son kalesi olan bütçe de böylece tarihe karışmak üzere...
Üye ülkelerde günlük yaşamı zaten AB direktifleri düzenliyordu, şimdi sıra daha ötesine, gerçek bir birliğe doğru daha radikal adım atmaya geldi...
Kriz, “yeni”nin de hep sinyalcisidir
zaten...
***
Rusya...
Yunanistan’la barış...
İran’ı sistemle barıştırma çabaları...
Balkanlar’daki dostluk arabuluculuğu...
Hepsinin ortak noktası “barış” etrafında şekillenmesi.
Neden?
Çünkü “bilgisayarcıların” iktidarı gittikçe etkinliğini artırıyor...
Sanayi sonrası çağ güçlenerek yoluna devam ediyor...
“
Ulusal bütçe”lerin etkisi azalıyor...
Ulus-devlet bitmekte...
Yeni Çağ’ın gürbüzleşen yeni ayak sesleri duyuluyor.
Özellikle gençler, büyük, yeni ve muhteşem resme iyi bakın, değişim, anlamayanı perişan eder çünkü...