Eğer yürürlükte olan mevcut kanunlara ve yönetmeliklere bakarsanız,
yanıt çok net: Dava açılan askeri
personel hakkında
terfi ve kademe ilerlemesi yapılamıyor.
TSK Personel Kanunu 65. maddede bu durum açıkça belirtiliyor.
Bu durum hem
Milli Savunma Bakanı Vecdi
Gönül, hem de
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğ
general Metin Gürak tarafından ifade edildi.
***
Yasal durum bu ama “fiili” durum acaba ne?
Ben
Hürriyet Gazetesi’nin yalancısıyım... Dünkü haberin şu bölümünü birlikte okuyalım:
“Ancak TSK, kimi durumlarda bir resmi yargı kararı çıkmadıkça ciddi iddialarla karşılaşan
askeri personeli konusundaki kararlarında öncelikle teamüllere ve askeri başarı siciline bakıyor.
Bunun en çarpıcı örneği hakkında sonradan
Poyrazköy davalarında dava açılan Levent Görgeç’in geçen yıl Tuğamiralliğe terfisi oldu.
Dursun Çiçek’in yanı sıra Görgeç ile ifade veren diğer altı arkadaşı da ileride amiralliğe terfi için çok kritik makamlara atandı.
Hatta o dönemde sonradan serbest bırakılan sekiz subayın dördünün denetimli serbestlik kararıyla yurtdışına çıkışları yasaklanmıştı.
Bununla birlikte
Ergenekon iddianamesinde adı geçen ve
tartışma konusu olan
Bekir Kalyoncu da geçen Şura’da orgeneralliğe terfi etmişti. Geçen yıl tek orgeneral kadrosuna rağmen Kalyoncu,
Nusret Taşdeler ile birlikte üst rütbeye terfi etmişti.
Bu Şura’da yine
Albay Dursun Çiçek’in imzasının olduğu iddia edildiği
darbe planında parafı olduğu iddia edilen 1.
Ordu Komutanı
Orgeneral Hasan Iğsız’ın yine Kara
Kuvvetleri Komutanlığı’na atanıp atanmayacağı da merak ediliyor.
Yine
şüpheli sıfatı ile iddialarla karşılaşan 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in akıbeti de merak konusu.”
***
Balyoz soruşturmasında önceki gün akşamüstü 102
sanık hakkında neden
yakalama kararı çıkarıldı?
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi’nin davaya ilişkin hazırladığı tensip tutanağına göre...
Dosyadaki
delil durumu, sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması ve suçlamanın CMK’nın 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olması nedeniyle...
Ama...
Hürriyet’in haberinden de anlaşılacağı üzere TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesi, galiba fiilen çok da uyulan bir madde değil.
Acaba diyorum, Balyoz soruşturmasında önceki gün akşamüstü 102 sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının bir nedeni de bu mu?
***
TSK sözcüsü
Cuma günü şöyle diyordu:
“Bu olayda da görüldüğü üzere, yargı sürecinde sanık bile olsalar, bazıları tarafından masumiyet karinesi ayaklar altında çiğnenerek suçlu olarak gösterilseler dahi bütün bu şartlar altında bile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün personeli görevinin başındadır.”
Hâlbuki...
Hem “sanık”, hem de “görevinin başında” formülü ortaya ciddi bir gariplik, anlaşılması zor bir çelişki çıkarıyor.
Örneğin, “Balyoz Davası” bir darbe iddiasını kapsıyor... Davada 29
muvazzaf general de sanık.
Sanıklar...
TSK uygulaması nedeniyle...
Duruşma günleri “darbe sanığı”,
mesai saatlerinde ise “
komutan” olarak yaşayacak...
Bu normal mi?
Nitekim mahkemeye gelmeyi reddeden bir ordu komutanının kendi
duruşması sırasında Adliye’nin üzerinden
uçak uçurduğunu da unutmamak gerek...
Tutuklamanın bir nedeni de bu mu acaba?
***
Türkiye “askeri bir cumhuriyet” olduğu için hiç bir darbeyi yargılayamadı...
Şimdi, Balyoz Davası ile birlikte ilk kez bir darbe
sivil mahkemenin önüne geliyor.
Yine ilk kez iki kuvvet komutanı “darbe”den yargılanacak. 29 generalin sanık olması da bir ilk.
Bu bir normalleşme belirtisi...
Normalleşme süreci söz konusu olunca da, eski alışkanlıklar bozuluyor.
***
Yargı, darbe iddialarını da sorgulamaya...
Cumhuriyet tarihi boyunca kendini “dokunulmaz” kılmış askerleri de yargılamaya başlayınca...
Haberlerin niteliği de değişiyor.
Eskiden bu tarihlerde “YAŞ’da terfi edecek general listesi” okurduk...
Şimdi Balyoz benzeri davalar nedeniyle, “terfi edemeyecek
generaller listesi” okuyoruz...
Keşke askeriye siyasete bulaşmasa ve hukuka saygılı olsa da normalleşme süreci böyle yaşanmasa...