“Dönüş yolunun hemen başlangıcında ise...
Otobüsü durdurup
Süleymaniye Külliyesi’ne girmiştik. Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a yaptırttığı, ılık ve güneşli havanın da etkisiyle insanın huzur bulduğu bir
külliye...
Bir önemi daha var,
Osmanlı Hanedanı’nın son ailesi ve son
padişah Vahdettin’in mezarı da burada.
Son Padişah Vahdettin öylesine mütevazı bir mezarda ki imparatorluğun Şam’ı kuşatan devasa izleriyle hiç ilgisi yok gibi.”
Son şehzadeyi uğurladığımız dün, Şam’daki son padişah Vahdettin’in o bir yana atılmış gibi duran minnacık ve bakımsız mezarını anımsadım.
Son padişahtan son şehzadeye...
***
II.
Abdülhamit’in oğlu şehzade Burhaneddin Efendi’nin oğlu olarak 18
Ağustos 1912’de Yıldız Sarayı’nda doğan Osman
Ertuğrul Osmanoğlu, “gömüldüğü” yer açısından daha şanslı sayılabilir mi acaba?
Dedesi II. Abdülhamit’in de gömülü olduğu II. Mahmut Haziresi’ne defnedilmesi “bir şans” mı?
***
Son Şehzade ne kadar şanslı, ne kadar şanssız...
Şehzade olarak doğmak bir şans ama devrik bir hanedan üyesi olarak ömrü
yurt dışında geçirmek büyük bir şanssızlık.
***
Baktım...
Son Şehzadenin padişah dedesi açısından da ne kadar şanslı olup olmadığını kestirmedim.
Çünkü...
33 yıl padişahlık yapan dedesi
2. Abdülhamit 27
Nisan 1909’da tahttan indiriliyor.
3 yıl Selanik’te Alatini köşkünde ev hapsinde tutuluyor.
Son Şehzade Osman Efendi’nin doğduğu yıl, 1912’de, İstanbul’a Beylerbeyi Sarayı’na getiriliyor.
10
Şubat 1918’de de İstanbul’da ölüyor.
Ve o da, son şehzade gibi, dedesi için yaptırılmış Sultan II. Mahmut Türbesi’ne defnediliyor.
Şans mı, şanssızlık mı?
***
Osmanlı Sarayı’nda doğan son şehzade için şans belki Osmanlı Devleti’nin devam etmesi olabilirdi...
Çünkü bu takdirde şehzade “4. Osman” ya da “1. Ertuğrul” unvanıyla tahtta oturacak ve halife olacaktı.
Bu imkândan mahrum oldu ama...
Osman Ertuğrul Efendi, yedi buçuk asırlık Osmanlı tarihinde bu yaşa gelebilmiş olan tek hanedan mensubuydu.
Böylesine uzun bir
yaşam eğer bir “şans” ise, bu şansını da muhtemelen “padişah” olamamasına borçluydu.
***
Son Padişah Vahdettin’in de...
Son sadrazam Osman Ertuğrul Osmanoğlu’nun da yaşamına baktıkça...
“Sen planlar yaparken başına gelenlere hayat derler” tekerlemesini daha çok anımsıyorum.
Yıldız Sarayı’nda padişah torunu olarak doğ...
Ama 12 yaşında bırak hanedanlığı, vatandaşlıktan da çıkarılmış bir vaziyette sınır dışı edil.
***
İşler Saray’ın öngördüğü gibi gitse, tümünün tek sahibi olabileceğin Türkiye’ye, doğumundan seksen yıl sonra 1992 yılında...
1974 yılında çıkan
genel af sayesinde gel.
Vatandaşlığa ise ölmeden beş yıl önce kavuş.
Yıldız Sarayı’nda doğ, “Osmanlı Hanedanının Reisi” ve “Son Osmanlı” olarak anıl ama...
Yaşamının son yıllarını Nişantaşı
Abdi İpekçi Caddesi 39 numaradaki Erel Apartmanı’nda kiraladığın bir dairede geçir.
Semt aynı ama mekânlar çok farklı...
Şans mı, şanssızlık mı?
***
64 yılını Amerika’da geçiren son Osmanlı’nın en büyük hayali Türkiye’ye gömülmekti.
Vasiyeti de Sultan II.
Mahmud Türbesi Haziresi’nde defnedilmekti.
Padişah ve halife adayı olarak doğ, ölüme doğru onca yıl göremediğin
ülke topraklarında gömülmeyi hayal et.
Şans mı, şanssızlık mı?
***
1924’te
Osmanlı hanedanı üyeleri sınır dışı edilerek Türk vatandaşlığından çıkarıldığında, Ertuğrul Osmanoğlu henüz 12 yaşındaydı.
85 yıl sonra...
Ertuğrul Efendi’nin cenaze törenine, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül adına
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’in katıldı.
Yurtdışında olduğu için cenazeye katılamayacak olan
Başbakan Tayyip Erdoğan, aileyi arayarak taziyelerini iletti.
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı
Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir
Atalay ve
Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay da cenazedeydi.
Şans mı, şanssızlık mı?
***
Ne şans, ne de şanssızlık.
Son padişah ya da son şehzade olsan da, olmasan da...
Yaşam, siz planlar yaparken başınıza gelendir.