3. Köprü’nün yerinden
Merkez Bankası’nın enflasyon öngörüsüne...Otuz yıl sonra da olsa darbecilerin yargılanmasına izin veren anayasa değişikliğinin ilk oylamasından 1 Mayıs’ı Taksim’de
kutlama iznine...
Hala ses seda çıkmayan
OYAK Güvenlik Şirketi’nden son anayasa değişim taslağına yeşil ışık yakan
Venedik Komisyonu’na...
Meclis’in son oturumunda olağanüstü güzel iki konuşma yapan
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’dan
TBMM Anayasa Komisyonu sözcüsü
AK Parti İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya notlarımı almış, tüm hazırlıklarımı yapmış, yazının başına çökecektim ki
telefon çaldı.
Dursun Çiçek için “yakalama emri” çıkarılmıştı... Kanallar acele yorum peşinde koşturmaktaydılar...
***
“Ne oluyor” derken, “
İrtica ile Mücadele
Eylem Planı” iddialarına ilişkin
soruşturma kapsamında yedi
şüpheli hakkında hazırlanan
iddianamenin,
Ergenekon Davası’na da
bakan İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildiğini...
Davanın ilk duruşmasının 28 Haziran’da yapılmasına karar veren
mahkeme heyetinin
Albay Dursun Çiçek hakkında oy çokluğuyla yakalama emri çıkardığını öğrendim.
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi’nin, iddianame üzerinde yaptığı inceleme ve tensip işlemi sırasında, heyetin iki üyesinin oyuyla
Albay Dursun Çiçek hakkında yakalama emri çıkarılması kararına, Heyet Başkanı Köksal
Şengün karşı oy kullanmıştı...
***
Albay Dursun Çiçek için yakalama emri “
İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddianamesi nedeniyle çıkarılmıştı ama...
Kamuoyu Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek ismini ilk kez Haziran 2008’de
Taraf Gazetesi’nde yayınlanan “Lahika 1” başlığını taşıyan “Bilgi Destek Planı ve Faaliyet Çizelgesi” belgesiyle nedeniyle duymuştu.
Hatırlayacaksınız, Genel
kurmay Harekât Başkanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen 2006 tarihli belgede,
TOBB,
TÜSİAD ve
TESEV gibi
sivil toplum örgütlerine yönelik suçlamalar vardı ve belgenin Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı söylenmekteydi...
“Lahika 1” için adli bir süreç işlememiş ama Albay Dursun Çiçek “ıslak
imza” konusuyla ilgili daha önce iki kere tutuklanmış ve serbest bırakılmıştı.
Serbest bırakılmalarından biri Çankaya’da,
Milli Güvenlik Kurulu ertesinde sınırlı bir “acele zirve” ertesine rastlamış...
Diğerinde “
nöbetçi hâkim” etkili olmuştu.
Zaten ardından da aynı “nöbetçi hâkim”
tahliye kararlarıyla ünlenmişti...
O nedenle, son gelişmelere sükûnetle yaklaştım...
Zaten, 12
Eylül Cuntası’nı yargılama imkânının doğması için otuz yıl, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için de gene otuz küsur yıl bekleyen bizim gibi demokrasisi çok gecikmiş bir ülkede, iki küsur yıldır “
ıslak imza” muharebesi yapıyor olması da maalesef çok şaşırtıcı değil...
***
Dursun Çiçek’i bugün tartışmaların odağına yerleştiren görevi ise 2004 yılında başladı.
Çünkü bu tarihte
Genelkurmay Harekât Başkanlığı’na bağlı Bilgi Destek Daire Başkanlığı’na atandı.
Sorumlu addedileceği her gelişmenin Karargâh’ı da kapsayacağından mıdır nedir, askeriye “hukuktan” yana hareket etmek yerine, bu konuda direnmeyi
tercih ediyordu...
Son zamanlarda bu direnç, içinde Dursun Çiçek’in de bulunduğu kimileri için mi, başkaları için mi kondu, bunu tam kestirmek mümkün değil...
Ancak, ne direnç olursa olsun, Ergenekon sürecinin bitmeyeceğini algılayarak, hukukun gereğini yapmakta herkes için fayda var, başta askeriyenin tabii...
***
Demin, son zamanlarda bu direnç, içinde Dursun Çiçek’in de bulunduğu kimileri için mi, başkaları için mi kondu, bunu tam kestirmek mümkün değil, dedim ya...
Yeniden, “tahliyesi” bol kepçe, herhangi bir “nöbetçi hâkim” aranmaya acilen başlanır ise, durumu da kestirmiş olacağız. Karargâhın hala savunmada olduğunu anlayacağız...
Yok, aranmıyor ise rahat bırakılmış “yargısal süreç” hükmünü yeni bir engele kadar icra edecek...