Bugün günlerden ne?
Perşembe.
Demek ki dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
Aytaç Yalman ile
Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral İbrahim Fırtına iki gün sonra...
Darbe Günlükleri”nin müellifi
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Özden Örnek de üç gün sonra
Ergenekon savcılarına ifade verecek.
Çünkü...
Ergenekon davasında sıra 2004 yılındaki
darbe planlarına geldi.
“
Sarıkız”...
“
Ayışığı”...
“Yakamoz”...
Ve Eldiven... Tomar tomar
darbe planı... Seç, beğen, al...
Bildiğiniz gibi tüm bunlar “Darbe Günlükleri”yle belgelendi.
***
Darbe planları, “Darbe Günlükleri”yle belgelendi diyorum, çünkü çok evvellerde deşifre olmuştu.
Hatta aleni bir biçimde ortalığa düşmüştü.
Yani
gazetelerde okur olmuştuk.
Dönemin konuyla ilgili asker aktörleri çok fütursuzdu.
Gizlisi, saklısı yoktu bile diyebiliriz...
Nasıl mı?
***
Nasıl olduğunu görmek açısından o günlere dönelim.
29
Ağustos 2004’e...
Yani...
Şener
Eruygur ve
Aytaç Yalman’ın
devir teslim yapıp
emekli olmalarının ertesi günü,
İsmet Berkan “
Kıbrıs görüşmelerinin yapıldığı günlere” yollama yaparak “iki
komutanın ardından” başlıklı yazıda şunları yazıyordu:
“Acaba tam da o günlerde
Ankara Gölbaşı’ndaki askeri tesislerde bazı gazetecilerle ve bazı politikacılarla yapılan görüşmelerde konuşulanlardan, söylenenlerden
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök’ün haberi oldu mu?
Kuşkusuz oldu.
Peki, acaba o nasıl bir tepki verdi?
Acaba New York’ta
otel lobisinde, ‘askerler birazdan
bildiri yayımlayacak’ diye sevinç çığlıkları atan cuntacı profesörün haber kaynağı kimdi, kimlerdi?
Acaba o dönemde, yönetime el koymaktan, ‘tarih beni yazar’ demekten söz eden komutan hangisiydi ve bu dediklerini neden ve nasıl yapamadı?
Bu konuları daha çok yazıp çizeceğiz...”
***
Aynı gün,
Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi
Murat Yetkin de aynı konuya değinmekteydi...
“Ordudaki Görev Değişimi” başlıklı yazının bir bölümü şöyleydi:
“2003’ün
Aralık ayı sonunda Eruygur ile makamında bir görüşme yaptık.
Görüşmeye Radikal’in
demokratikleşme reformlarından ve Türkiye’nin
AB üyeliği hedefinden yana olan çizgisini eleştirerek başladı.
‘Kendisi de demokrattı ama’, Radikal’in yayın çizgisi, altında başka şeyler olduğu kuşkusuna yol açıyordu,
laiklik karşıtı siyasi akımlar cesaret bulabilirdi.
Bir de fazla hükümet yanlısı görüntü veriyorduk. Acaba
baskı altında mıydık?
Ben bunu nereden çıkardıklarını sordum. ‘Öyle söyleyenler var’ dedi.
Ben de, ‘bazı internet siteleri de sizin
darbeci olduğunuzu öne sürüyor. Onlara da mı inanacağız?’ dedim. (O sıralarda Eruygur’un bazı politikacılarla, emekli generalleri aracı koyarak makamında görüşme yaptığı konuşuluyordu. Yalnız Yalman’ın değil ama, daha çok Eruygur’un, yalnız Ankara’dan değil, İstanbul’dan da bazı
işadamı, siyasetçi, gazeteci ve köşe yazarlarına verdiği
akşam yemeklerinde siyasi projeler ortaya koyduğu biliniyordu. Bu toplantılarda
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün AKP hükümetine gerekli direnişi göstermediği gerekçesiyle eleştirildiği, Özkök’ün kulağına da muhtemelen gidiyordu)
Ben şikâyetlerini İstanbul’a ileteceğimi söyledim. O da memnun olacağını söyledi. Tokalaşıp ayrıldık.
Eruygur ile görüşmemizin bütün ayrıntılarını İsmet Berkan’a ilettim.
Berkan’ın önerisi ile birlikte Aydın Doğan’a giderek ona da aktardık.”
***
Beş yıl önce internet sitelerinde, gazete köşelerinde, eş, dost, ahbap
çavuş ilişkilerinde anlatılan, konuşulan, aleniyete dökülmüş darbe girişim iddiaları, ancak beş yıl sonra ama bu kez “Darbe Günlükleri” üzerinden yargıya intikal etmiş oluyor.
Sorguya iki gün kala merak ettim, savcılar çağırdıkları paşalara ne soracak?
Sadece Darbe Günlükleri”ni mi soracaklar, yoksa çok daha öncelerde yukarıda kimi örneğini verdiğim türden, bu faaliyetleri “deşifre” eden anlatımlardan da söz edecekler mi?
Söz etmeseler bile nerelerden nerelere geldiğimiz konusunda
hafıza tazelemekte fayda var...