Aslında konuşulan konu ne? Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı
Dinçer hakkında verilen
gensoru önergesinin görüşülmesi.
Önerge sahibi olarak konuşan MHP’li
Osman Durmuş neden söz ediyor?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin başörtüsünden...
Peki, iki yıl önce “
türban yasağı” kaldırılsın diye anayasa değişikliği için
AK Parti ile
işbirliği yapan MHP’nin sözcüsü, Emine Erdoğan’a yapılan ve akla, mantığa, zarafete kısacası hiç bir ölçüye sığmayan GATA’daki davranışı mı eleştiriyor?
Hayır, tam tersine oradaki inanılmaz “kaba ve
yasakçı davranışı” savunuyor:
“
Nejat Uygur’u ziyaret etmek isteyen hanımefendiye, ‘Gülhane’ye gelmeyin’ demişler. Sizi beyaz önlüklüler sizi, 3-5
kuruşu görünce kendinizi ne sanıyorsunuz? Peygamber olarak anılan bir Başbakan’ın eşini nasıl kabul etmezsiniz. 3-5 kuruş paranıza mı güveniyorsunuz? Sizin muayenehanelerinizi kapatsın da bir görün”...
Sadece “gündemdeki konuların sığlığı” ve “uğraşılan yasaklar” açısından değil, “üslup” açısından da 2010 yılındaki toplumsal resmimiz maalesef bu.
***
Başbakan Erdoğan da çileden çıkmış, hiddetten kızarmış öfkesiyle haykırırken MHP’nin çelişkisini de vurgulamadan geçmiyor:
“Eşimi başörtüsü sebebiyle GATA’ya sokmayanları müdafaa edecek kadar da izansızsın”...
İster istemez iki yıl öncesine döndüm. Kendisinden “
sivil anayasa” ve “AB reformları” yaparak yeni Türkiye’yi kurmasını beklediğimiz yüzde 47 oy alan AK Parti, MHP’nin başörtüsü tuzağına düşmesin diye nasıl çırpındığımız ve nasıl hayâsızca eleştirildiğimiz aklıma geldi.
Örneğin, 7
Şubat 2008’deki “Çene Altı” başlıklı yazımda tekrarlamaktan yorulduğum endişelerimi, MHP’nin tuzağını, Hasan Bülent
Kahraman’dan yaptığım bir alıntıyla anlatmaya çalışıyordum: “‘MHP-AKP İttifakının Anatomisi’ başlıklı yazısında Hasan Bülent Kahraman,
sanal yasaktan gerçek yasağa gerileme şeklindeki formülasyonun statükonun bir ‘Ali
Cengiz oyunu’ olduğunu iddia ediyordu.
Bu iddiasının altındaki mantığı da şöyle sergilemekteydi: ‘Şimdi tam da çetelerin ortaya çıkarıldığı bir dönemde MHP ansızın verdiği bir kararla türbanın kaldırılması için AKP’yle bir
ittifak yapıyor. MHP-AKP ittifakının liberal çevrelerde dehşet duyguları yarattığı, en azından bazı
öğretim üyelerinin açtığı
imza kampanyasından liberal isimlerin uzak durmasıyla anlaşılıyor. Çünkü sorun, başta belirttiğim yerde düğümleniyor: İttifak, liberal bir çerçeve yaratmak için değil daha otoriter bir çerçeve kurmak içindir. Dolayısıyla da şu soru zihinleri kurcalamaya başlıyor: MHP bu tavize ve hamleye mukabil ne elde etti?
Bu soruyu yanıtlamak için gene aynı karineyi kullanalım: Önerilen yasayla türban yasaklanmakta ve askerin de kabul ettiği başörtüsü-geleneksel uygulamaya geçilmektedir. Bu kritik bir düğüm noktasıdır.
İslam-şehir-
siyaset ilişkisi bu noktada bizzat AKP tarafından kırılmaktadır ve ordunun önermelerine yakın bir çizgiye gelindiği işaret edilmektedir.”
***
İki yıl öncesine geri dönmem boş yere değil...
Çünkü
Hürriyet Gazetesi’nin web sitesinde okuduğum haber, iki yıllık süreci daha da sarmalayarak her şeyi çok açık bir biçimde resmetmekteydi...
Kahramanmaraş’ta yerel bir televizyon kanalına konuşan
emekli Albay Erdal Sarızeybek, AK Parti
iktidarına
muhalif olanların
CHP ve MHP etrafında birleşmesi gerektiğini söylemişti...
“Yeni partiler kurularak kaybedilecek zaman olmadığını ve
erken seçime gidilmesi gerektiğini kaydeden Erdal Sarızeybek, ‘işte görüyorsunuz, şu an AKP siyasetinin dışında iki büyük parti var: MHP ve CHP.
Tehlikeden kurtulmak için. Derhal, MHP ve CHP’yi, onlar istese de istemese de seçeceğiz, iktidar yapacağız. Yani şöyle söyleyeyim, sağda, solda hangisi seviyorsa orada birleşin’ dedi.”
***
Önceki gece Meclis’te vukuu bulan ve maalesef Türkiye’nin hala hangi düzeylerde seyrettiğini hepimizin gözüne sokan olayların tek olumlu yanı MHP’nin maskesini sıyırıp atmasına neden olması...
Bu gelişmenin ikinci hayırlı yanı ise iktidar partisine gönderdiği dolaylı
mesaj...
AK Parti,
Ankara statükosu ile uğraşarak boşuna enerji harcamak yerine doğrudan halkı muhatap alıp, epeydir gündemden düşen sosyal sorunlara daha çok ağırlık vererek, AB istikametinde
demokratikleşme ile sivilleşmeye doğru pedal basarsa...
Statüko kaçınılmaz bir biçimde iyice gerileyecek, nefessiz kalacak. MHP’nin maskesini atmak zorunda kalması, bunu açıkça gösteriyor.