Tunceli,
Sivas,
Aksaray’da vatandaş olmak...
Kapalı bir kutuda sıkışmış gibi beş bin köyde mahsur kalmak...
Bu konular,
türban konusundaki iştahın binde birini bile sahiplenemiyor... Siyasal konular ilk sayfalarda dolanır durur...
Ya sosyal konular?
Ben bugüne kadar ‘beş bin köy yolu kapalı’ diye bir
manşet görmedim...
***
Bizde kış azdığında çaresizlikler de
tavan yapar... Ben o zamanlar hep ağır kış şartlarında yaşayan ülkeleri düşünürüm...
Rusya,
Norveç,
Finlandiya...
Toplumlar doğaya
egemen oldukları ölçüde gelişmiş sayılmakta... Kar, kış,
kıyamet her dem sizi yere çalıyor ise, buna bir bakmak gerek...
Kışın amansız geçtiği köylerde yaşayanları da en gelişmiş kentteki vatandaş kadar önemsiyorsak tabii...
***
Gelişmiş ülkelerde kar yolları kesemiyorsa, bunun bir nedeni de ülkenin en ücra noktasına kadar rahatlıkla ulaşan demiryollarıdır...
Kütahya’daki çoğu
genç dokuz insanımızı öldüren
kaza ertesinde dünyadaki
demiryolu uzunluklarına yeniden baktım...
Fransa’nın yüz ölçümü
Türkiye’nin üçte ikisi kadardır ama otuz bin kilometre demiryolu var...
Üstelik... 1970’li yıllarda otuz yedi bin kilometre imiş... Azalmasının nedeni zaman içinde saatte üç yüz - dört yüz kilometre hız yapan ve uçaklarla yarışan demiryollarının yenilenmesinden... Hap kadar
İngiltere’de bile bizimkinin iki katı demiryolu var...
***
Biz çoktandır demiryollarını yolcularla birlikte öldürüyoruz... Rahmetli Turgut
Özal garip bir şekilde ‘demiryollarının komünist işi’ olduğunu söylemişti... Acaba hala böyle mi sanıyoruz?
Başbakan Erdoğan, türban ile oturup kalktığımız için duyulmayıp güme giden önceki günkü grup toplantısında demiryollarıyla ilgili ne diyor? Önce Kütahya’da 9 kişinin yaşamını yitirdiği
tren kazasının tüm yönleriyle incelendiğini belirtiyor...
Sonra...
Yıllardır raylı sistemin
ihmal edildiğini söylüyor. Ardından da,
yenileme çalışmalarının devam ettiğini kaydederek, ‘alacağımız mesafe çok fazla’ ifşaatında bulunuyor...
Bugün Türkiye’de en çağdaş
ulaşım sistemlerinden biri haline gelen demiryollarının
lobisi yok...
Ne hazin ki, demiryollarının gündeme gelmesi sadece
ölümlü kazalar olduğunda...
O zaman biraz konuşulur gibi oluyor, unutulması ise iki günü bile bulmuyor...
Toplum açısından yaşamsal bir sorun olmasına rağmen...
Demiryollarının terkedilmişliğinin manşet olduğuna da rastlamadım...
***
Dün dip köşelerde...
Hazine’nin ray kontrollerini son teknolojiye göre yapan
makine alımı için gereken
krediye 8 aydır onay vermediğini okudum...
Neden vermiyor?
Demiryollarını
zenginler kullanmaz...
Gelişmiş kentler de trene pek iltifat etmez...
Geriye kim kalıyor?
Çaresizler... Yoksullar... Kırsal kesimdekiler...
Uzaktakiler... Bunlar etkin bir lobi mi?
Hayır...
Demiryollarını modernleştirecek etkin bir güç olmayınca, Hazine’de belli ki izni sallamış...
***
Demiryolları
yaşlı, yorgun ve bakımı yetersiz... Hazine’nin kredi anlaşmasına onay vermediği için alınamayan cihaz, son teknoloji IBM uyumlu bilgisayar sistemi...
120 kilometre hızla hareket edebilen cihaz, raylardaki her türlü unsuru inceliyor, yol geometrisini ve bu kapsamda kilometrik yer ölçümü yapıyor...
Cihaz, sağ ve sol rayın uzunlamasına seviyesi, hat açıklığı ve raylardaki burulmayı saptayabiliyormuş...
Tümden çare olmaz belki ama kazaları ve ölümleri önleyebilirdi...
1942’den beri demiryollarında ölüm var...
Kazasız belasız atlattığımız en uzun dönem ise 1992 ile 2004 arası... O döneme de iyice bakmak, o başarının sırrını çözmek gerekir...
Biz de kaza yok ise bu bir başarı sayılır çünkü...
***
Türkiye’nin depremli gerginlikler yaşamasının önüne geçmek...
Hızlı sosyo-
ekonomik kalkınmasına bağlı...
Beş bin köyünün yolları kapanmış...
Hatta şehirlerine ulaşılmayan...
Tren yolları çoktandır çürümüş Türkiye’nin...