KARAKOL NASIL BASILDI?

Cuma akşamından beri... Özel sohbetlerin tavan yapan konusu Aktütün Karakolu’na PKK’nın yaptığı baskın...


İran sınırına 40 kilometre uzaklıktaki 400 askerin bulunduğu karakola 200 PKK’lı saldırıyor... Karakol binasının ağır hasar gördüğü çatışma 6 saat sürüyor... Ve 6 askerimiz şehit düşüyor... Sahra çadırları ve bir askeri kamyon yanıyor... Saldırıdan 73 haneli köy de nasibini alıyor... Evler, ahırlar ve cami hasar görüyor... Ayrıca çatışma sırasında tüm telefon hatları ve elektrik kesiliyor. Baskına uğrayan Jandarma Karakolu ile köyün daha önce resimlerini görmüştüm... Önceki gece de Cnntürk’de köyün sakinleri ile yapılan bir röportajı izledim. Köylüler, 6 saat süren çatışmanın yaşandığı geceyi ‘cehennem gecesi’ olarak nitelediler. * * * Aktütün Karakolu baskını 6 saat sürüyor ama bu sırada karakola hiçbir yardım ulaşmıyor, iletişim sağlanamıyor. Gece Şemdinli’den, Aktütün Karakolu’na takviye kuvvet sevk edilse de, bir yandan karakolu ateş altına alan PKK’lılar, bir yandan da tel örgüleri kesip binaya girmeye kalkışıyorlar... Bunu daha önce de yaşamıştık. Henüz nasıl olduğunu bilemediğimiz, hala öğrenemediğimiz Gabar Dağı Baskını’nda da pusuya düşürülen güvenlik timi ile hiçbir haberleşme olmamıştı. Dağlıca baskınında da aynı şeyleri gördük. Böylesine uzun yaşanan çatışma sırasında karakollarımız, taburlarımız ya da birlik ve köylerimiz baskına uğradığında nasıl oluyor da iletişim felç oluyor ve yardımcı güç çağrılamıyor. Tabii belki de bundan daha evvel sorulması gereken bir başka soru var... Bunca operasyona rağmen, 200 kişilik bir grup kendi sınırlarımız içinde bu kadar rahat nasıl hareket edebiliyor... Ayrıca tabura, karakola açıktan meydan okuyan bir zihniyetin teknik tanımı nedir, buna kestirmeden ‘terör’ denip geçilebilir mi? * * * Aktütün Karakolu 1992 senesinde de baskın görüyor... 400 kişilik bir PKK’lı grup, karakoldaki 22 askerimizi şehit ediyor... 1992 senesinden bu yana 16 yıl geçmesine rağmen Aktütün Karakolu’nun kaderinde bir değişiklik yok gibi... Halbuki... Daha önce de Bolu Komando Tugayı’na bağlı 13 askerimiz Şırnak’taki Gabar Dağı’nda şehit düşüp, Bir hafta geçmeden, Dağlıca Baskını da çıkagelince... Sınır ötesi harekatı başlamış... Amerikan istihbaratının yardımıyla bölgede iz sürülmüş... Kandilin bombalandığı kampların tarumar edildiği bölgedeki bütün giriş çıkışların kontrol altına alındığı ve üstünlük sağlandığı söylenmişti. Hatta ‘biri bizi gözetliyor’ programlarından esinlenerek, terör yuvalarının BBG Evi’ne döndüğü ifade ediliyordu... * * * Ortada soğukkanlılıkla... Komplekssizce tartışılması gereken bir durum var... Biz zafiyetleri ortadan kaldıracak teknik bir özeleştiriyi hiçbir şekilde sevmiyoruz. Bunun farkındayım. Üstelik bunun yerine psikolojik savaş ağırlıklı yoğun bir propagandayı tercih ediyoruz. Ama bu, Aktütün Karakolu’nun güvenliği açısından ne kadar etkin oluyor... Onu sormuyoruz, sorgulamıyoruz. * * * Sorunlarını ciddiyetle tartışmayan... Sadece övünen... Ve özeleştiriden nefret eden bir yaklaşımın kime ne faydası olabilir ki? Bu anlayış sadece zafiyeti arttırıp, çürümeyi hızlandırır... Halbuki bizim güçlenmeye ihtiyacımız var. * * * Gabar Dağı’ndaki olayı açıkça tartışmayınca Dağlıca Baskını’nı derinlemesine soruşturmayınca Aktütün Olayı meydana geliyor. Güvenlik konularını ve militer zafiyetleri konuşmanın tehlikeli olduğu varsayımı çok yaygın. Demokratik toplumlar tüm kurumlarını çekinmeden bir eleştiri süzgecinden geçiriyorlar çünkü bu toplumun ve devletin zafiyetini gideriyor, gücünü arttırıyor. Biz de ise övgü serbest, özeleştiri tu kaka. * * * Demokratik ülkelerin yaptığının tam tersini yaparak güçlensek amenna... Başta bu özeleştiriden kaçınan ve bundan hoşlanmayan kurumlar başta olmak üzere herkes bu içe kapalı, oteriter toplum yapısından nasibini alıyor. Aktütün Karakolu’nun nasıl basıldığını açıkça soramıyoruz ama bu fısıltı gazetesinin en çok yaydığı ve sorduğu konu haline gelebiliyor. Halbuki berraklık güçlü olmanın en etkili şurubu. * * * Kimileri özeleştiriyi düşmanlık saysa da bu topluma yapılabilecek en büyük katkıdır. Özeleştiri olsa Aktütün Köyü’ndeki o korkunç Cuma gecesi olageldiği şekilde yaşanmazdı... Çünkü, Özeleştirinin getireceği dinamizm ve sağlık buna imkan vermezdi.
<< Önceki Haber KARAKOL NASIL BASILDI? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER