Altı yıldır TBMM’de uyuyan
Sayıştay Yasa Tasarısı nihayet kabul edildi. AB ile uyum çerçevesindeki bu
yasa, sorumluluk alanı genişleyen kuruma hukuki ve yapısal zemin sağlayacak...
... ve denetim uygulamalarını ilgili uluslararası standartlarla uyumlaştıracaktı.
Peki, öyle mi oldu? Dünkü
Star Gazetesi’nden okuyalım: “Yeni Sayıştay Kanunu’na askeri harcamaların denetlenmesi hükmü konuldu.
Ancak askeri denetimler bugün olduğu gibi yine gizli kalacak. Askeri harcamaların denetim kapsamı genişletilirken, denetimin nasıl olacağı gizli bir yönetmelikle belirlenecek ve raporlar vatandaşa duyurulmayacak.”
Gizli yönetmelikleri kim hazırlayacak?
“
Yönetmelik Genelkurmay görüşüyle hazırlanacak...” Değişen bir şey oldu mu?
Soruya BDP
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan cevap veriyor: “Şu anda askeri harcamalar gizli bir yönetmelikle denetleniyor. Açıklanmıyor.
Yine gizli yönetmeliğe göre bu denetim yapılacak. Üstelik yönetmeliği yürütme görevi olan
Bakanlar Kurulu yapacak. Hiç olmazsa yönetmeliğin
Meclis tarafından yapılması gerekirdi.
Eski düzen yeniden devam edecek...”
***
AB’nin “şeffaflık ilkeleri” yerine “askeriyenin nabzını tutma” konunca, durum bu oluyor...
25
Ekim tarihli Zaman Gazetesi’nin “Sayıştay Yasa Tasarısı” ile ilgili manşeti nasıldı?
“
Korsan önergeyle askerî malları denetimden
kaçırma girişimi”... Alt başlıkta şöyleydi:
“Meclis Genel Kurulu’nda kimin hazırladığı belli olmayan isimsiz ve imzasız önerge elden ele dolaşmaya başladı.
Önergeyle, denetimin Silahlı Kuvvetler’in görüşü doğrultusunda yapılması isteniyor. Bunun için de Bakanlar Kurulu’nun yönetmelik çıkarması talep ediliyor. Benzer talebin askerî kanat tarafından daha önce AK Parti’ye iletildiği ancak kabul görmediği belirtiliyor.”
Aradan geçen zaman içinde askeri talebin kabul gördüğü anlaşılmakta. İdarelerin, siyasi çıkar hesaplarından bağımsız ve keyfi harcamalarını önlemeyi amaçlayan en kritik maddeleri olan “performans kriteri” böylece
hacamat edilmiş oldu. Canına yandığımın “ileri
demokrasisi”...
***
Türkiye halkının vergilerinin askeriye tarafından nasıl harcandığı saydam bir şekilde denetlenemiyor ama bir avuç öğrenci
biber gazı eşliğinde
eşek sudan gelinceye kadar coplanıyor...
Haftasonu tüm haber kanallarında protestocu öğrencileri devletin “ölçüsüz şiddet” kullanarak nasıl patakladığını görüp durduk.
Bu manzaralar “ileri demokrasi” gereği mi?
Hem yumurta attırmadan, hem de şiddet kullanmadan bu önlenemez mi?
Askeriyenin harcamalarını denetlemekteki AB uyum yasalarıyla da çelişen “aşırı özen” neden öğrencilerden esirgeniyor?
***
Tabii “ileri demokrasi” sadece “yönetime” ait bir mesele değil...
Birbirini hiç tanımayan
Bursaspor ve
Beşiktaş amigolarının durup dururken öldüresiye birbirine girişmelerinin söz konusu olduğu bir
ülke burası... Hukuk yerine kaba güç çok daha etkin bir şekilde
egemen...
Toplumsal yapının “kanunla, emirle, tüzükle” düzelmeyeceği de ortada...
Zaten AB’nin önemi de burada, toplumu “demokrasi ve hukuk” üretecek noktaya
üretim ilişkilerini dönüştürerek
taşıma kabiliyetinde...
Ama Meclis’te altı yıldır yatan ve kadük edilen Sayıştay Yasa Tasarısı’nın gösterdiği gibi AB reform süreci mışıl mışıl uyutulmakta...
***
Toplumsal yapının “kanunla, emirle, tüzükle” düzelmeyeceği de ortada diyordum, nereden mi belli? Bundan 76 yıl önce 5
Aralık 1934’te çıkarılan kadınların seçme ve seçilme hakkından... Bunca yıl sonra durum nasıl, kadın toplumda hak ettiği yerde mi?
Dünya
Ekonomi Forumu’nun yayımladığı küresel
cinsiyet eşitsizliği endeksinin sonuçlarına bakalım: 134 ülkede yapılan araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye kadın-erkek eşitliği konusunda 126. sırada... Öyle ki Türkiye cinsiyet eşitsizliği listesinde
Zimbabve, Senagal,
Etiyopya,
İran,
Suriye ve Mısır’ın gerisinde yer alıyor.
***
“İleri demokrasi” konusunda samimi iseniz askerlerle uzlaşmayın ve AB reformlarına hız verin... Bir de sizi kızdıran öğrencileri ikide bir dövüp hırpalamayın...