Hangi şehirleri su basmaz?


Cinayetlerini “Kırmızı Pazartesi”yi anımsatan bir şekilde işlemeye devam eden su baskınlarını geride bırakarak Amsterdam’a, dünyanın büyük havalimanlarından Schipol’e iniyorum. Havaalanı” değil “havalimanı”... Çünkü Schipol Havalimanı denizden 4,5 metre aşağıda. Havalimanı, kurutulan eski bir gölün üzerine inşa edilmiş. Ama havalimanını hiç su basmıyor... *** Sadece havalimanı mı? Hollanda da, başkent Amsterdam da kendi macerasını denizden kazanılan topraklar üzerinde sürdürüyor. Hollanda, Konya kadar... Ülkenin yüzölçümü 41 bin 864 kilometrekare... Bu alanın neredeyse dörtte birini sığ suların olduğu yerde denize set çekerek, iç taraflarda da kanallar kullanarak denizden kazanmışlar. Şakayla karışık “dünyayı Tanrı, Hollanda’yı Hollandalılar yarattı” demeleri bu yüzden. 300-400 yıldır denizlerden toprak elde etmeye çalışan Hollanda’nın dörtte biri deniz seviyesinin altında... Yabancı dillerde “deniz seviyesinden daha aşağı” anlamına gelen Nederland, the Netherlands, le Pays Bas adları da buradan türemiş. Ama Hollanda’yı hiç su basmıyor. *** Hollanda’da, Rotterdam, Zaandam gibi sonu “dam” ile biten bir şehirdeyseniz, bilin ki muhtemelen sularla oynanarak kurulmuş, deniz seviyesinin altında bir kenttesiniz... “Dam”, İngilizcede olduğu gibi, burada da “baraj” anlamına gelmekte... Amsterdam da böyle... “Amstel” şehrin çevresinde kümelendiği nehrin adı, “dam” da demin belirttiğim gibi baraj anlamına... Amstel Nehri’nin kolları Amsterdam’ı her yandan sarıp sarmalamış ve bu kolların toplam uzunluğu 100 kilometreyi buluyor. Amstel nehri, iç denize ulaştığı yerde, “dam”larda toplanıyor ve Hollanda’nın birçok kentinde olduğu gibi seviyeleri ayarlayan havuzlarla denize dökülüyor. Amsteldam sözcüğü değişerek zaman içinde Amsterdam haline gelmiş. Su seviyelerini ayarlayan başkentteki kanalların üzerindeki köprülerin sayısı ise 1500’den fazla, bunun yanı sıra kanalların birbirlerini kesmesiyle oluşan adacıkların sayısı da yaklaşık 90. Ama Amsterdam’ı hiç su basmıyor... *** Denizden kazanılan topraklar üzerine kurulan Amsterdam’da binalar, oynak toprak nedeniyle zemine çakılmış 30 metrelik ağaç bloklar üzerine oturtulmuş. Şimdi beton bloklar kullanılıyor ama şehir merkezindeki çoğu bina çok eski olduğu için ağaç bloklar üzerinde. Neredeyse tamamı bitişik nizam olan binalarda ön cephenin yıkılmaması için süslü demir perçinlerle cepheler iç tarafa tutturulmuş. Blokların alt kısmı kumda olduğu için sağlam ama üstte su ve havayla temas eden yerler çürüyor. Merkezdeki bu binaların önemli bir kısmı özel şahıslara ait durumda ama binaların sadece temellerini sağlamlaştırma işi 100 bin Euro’yu buluyor. Kişiler bu işi yaparken belediyeden yardım alıyorlar. Ama bu evleri hiç su basmıyor... *** Denizden toprak kazanılarak insan eliyle yapılan Hollanda 16 milyon nüfusla dağı tepesi olmayan dümdüz bir ülke... Hollanda tarım ve gıda maddeleri ihracatında dünya birincisi... Ülke, dünya kesme çiçek pazarının yüzde 56’sını, saksı çiçekçiliğinin de yüzde 50’sini elinde tutuyor. Tarımda altı yüz bin kişi çalışıyor ama 60 milyar dolarlık ihracat yapıyorlar. Hollanda dünyadaki (ABD ve Fransa’dan sonra) üçüncü büyük tarım ürünleri ihracatçısı konumunda bulunuyor. Kimya sanayi de Hollanda’nın ikinci büyük sanayi sektörü durumunda, üretimin yüzde 75’i ihraç ediliyor. Hollanda’nın dünyaca tanınan birkaç firmasına örnek olarak elektrik ve elektronik eşyada Philips, kimyasal madde imalatında Unilever ve petrol kuruluşu Shell’i göstermek mümkün. Hap kadar ama dünyanın en güçlü devlet ve toplumlarından biri... Çünkü dörtte biri deniz seviyesinin altındaki bu ülkeyi su basmıyor...
<< Önceki Haber Hangi şehirleri su basmaz? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER