Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm


İstanbul’dan yola çıktığımda sıcaklık 16 dereceydi, yağmur atıştırmıyor gibi atıştırıyordu... KKTC’de ise 33 derece günlük güneşlik bir hava beni karşıladı. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı hızlıca ziyaret edip, yazı için otele koşuşturduğumda, baktım, “ayrılık” krizi almış başını gitmiş. Hrant Dink cinayetinde ihmali defalarca yazılıp söylenmesine rağmen görevinden yeni alınan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı... Artma eğilimindeki domuz gribi... İsrail’le aramızda TRT yapımı “Ayrılık” dizisinden çıkarak büyüyüveren krizin gölgesinde kalmış. *** Karacaoğlan’ı anımsadım: “Nice sultanlar tahtan indirdi Nicesinin gülden benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm Karacaoğlan der ki kondu göçülmez Acıdır ecelin şerbeti içilmez Benim üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm...” *** Karacoğlan’ın şiiri sadece “ayrılık” dizisinden dolayı aklıma gelmedi... Pek aldırmadık ama dün aynı zamanda Dünya Gıda Günü idi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) açlık ve yetersiz beslenmenin önüne geçmek için 1979 yılında aldığı bir kararla, kuruluşun yıldönümü olan 16 Ekim tarihini Dünya Gıda Günü olarak belirlemişti. 30 yılda bir katkısı olmuş mu diye baktım, ne gezer... Dünya Gıda Günü nedeniyle yayımlanan rapora göre insan nüfusunun 6’da biri hala açlıkla pençeleşiyor. 2009’da, bir önceki yıla göre yaklaşık 100 milyon kişi daha aç kalmış ve açların toplam sayısı 1 milyar 20 milyon kişiye yükselmiş. Bu son 40 yıldaki en yüksek aç insan sayısı. Asya ve Pasifik 642 milyon aç insanla birinci... Afrika’nın Sahra Çölü’nün güney bölgesi ise 265 milyonla ikinci sırada bulunuyor. “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm...” *** FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf , “aç insanların sayısındaki artış tahammül edilemez noktada” diyor. Ayrıca, açlık sorununun yok edilmesi için dünyanın ekonomik ve teknik olanaklarının bulunduğunu vurgulayan Diouf, açlığın sonsuza kadar yok edilmesi için daha güçlü siyasi irade ortaya konamadığını belirtmekte. Açların sayısındaki artışın nedeninin “bereketsiz hasat” olmadığı... Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek gıda fiyatlarından, gelirlerin azalmasından ve işten atılmalardan kaynaklandığını vurgulaması, vicdanlar açısından daha da yaralayıcı. Yardımların ve tarım yatırımlarının azalması son 10 yıldır açların sayısını sürekli artırdı ve bu gidiş değiştirilmezse uluslararası toplumun daha önceki yıllarda ortaya koyduğu, 2015’e kadar açların sayısının azaltılması hedefine ulaşılamayacak. Açlıkla mücadele konusunda 1980’ler ve 1990’ların başında elde edilen başarıların ardından gıdasız kalan insanların sayısı maalesef 1995’de artmaya başladı. “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm...” *** Ayrılık... İsrail... Gazze ve çocuklar... Bunlar devreye girince, Dünya Gıda Günü’ne bir de “çocuklar” açısından baktım. Dünyada her yıl on bir milyon çocuk açlık nedeniyle ölüyormuş. “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm...” *** Bir uzmanın görüşlerine rastladım: “Unutmamak gerekir sadece israfı durdurmakla bile dünyadaki aç insanları doyurmak mümkün. Ülkemizde bir yılda çöpe atılan ekmek parası milyar liralarla ifade edilirken yalnızca ABD ve İngiltere’de her yıl çöpe atılan yiyeceklerle, bir milyardan fazla insan, yani şu anda dünyada yetersiz beslenen nüfusun tümü doyurulabilir.” “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm...”
<< Önceki Haber Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER