''Neo Osmanlılığa karşı direniş''...
“Reayalığa ve yeni Osmanlılığa hayır”... “14
Mayıs Erdoğan’ın
Atina ziyaretini
protesto yürüyüşü”... Bunlar ne? Atina’da çeşitli noktalara asılan afişler.
Irkçı, milliyetçi ve düşük tirajlı Ardin Dergisi ile haftalık Riksi Gazetesi ise 10 Mayıs’ta Atina
Savaş Müzesi’nde “Neo Osmanlılığa karşı direniş” konulu bir toplantı düzenliyor.
Toplantıda eski
Kıbrıs Rum lideri Tasos Papadopulos’un oğlu Nikolaos Papadopulos,
gazeteci Stavros Ligeros, gazeteci Hrisanthos Lazaridis ve yazar Niko Karabelias konuşmacı olarak yer alacaklarmış...
Bu arada, muhalefet partileri, IMF ile yapılan anlaşmaya kamuoyunun sert tepki vermesi nedeniyle ortamın gerildiği dikkate alındığında,
Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinin “zamansız” olduğu değerlendirmesinde bulunmuşlar...
Acaba öyle mi?
Ya da “ırkçı-milliyetçi”
takım “büyük resmi” ne kadar okuyabiliyor?
***
Büyük resim ne? Büyük resim
Yunanistan’ın
ekonomik olarak dibe vurduğu.
Peki, ne olacak?
Askeri harcamalar kısılacak.
Başbakan Erdoğan’ın 14-15 Mayıs’taki
Yunanistan gezisinin bununla bağlantısı ne? Askeri harcamaları kısıp biraz daha ferahlamak için Yunanistan’ın bu konuda
Türkiye’nin onayına ihtiyacı var.
Nitekim...
İngiliz Financial
Times Gazetesi, Atina’nın, Başbakan Erdoğan’ın 14-15 Mayıs tarihlerinde Yunanistan’a yapacağı ziyaret sırasında “
savunma harcamalarında karşılıklı indirimleri de görüşmeyi” planladığını yazdı.
***
İngiliz gazetesinin bu haberinin ardındaki mantığı çok açık, şöyle yazıyor:
“Ancak Atina hâlâ milli gelirinin yüzde 2,5’i kadarını savunmaya harcıyor.
Bu da, NATO üyesi ülkeler arasında en yüksek düzeylerden biridir.
Ve adı anılmayan düşman hâlâ
ittifak ortağı Türkiye’dir.”
Yunanistan’ın mevcut savunma alımları listesinde, maliyeti 1 milyar
Euro’yu bulan iki
Alman denizaltısı ile...
Fransız yapımı iki firkateynin yanı sıra açıklanmayan sayıda savaş uçaklarının da olduğunu...
Buna karşın
Savunma Bakanı Evangelos Vinezelos’un, orta vadeli alımlarda ve operasyonel maliyetlerde önemli bir kısıntı öngören bir savunma stratejisini gözden geçirdiğini ve Yunanistan’da askerlik süresinin daha şimdiden 12 aydan 9 aya indirildiğini de...
Yunanistan
Maliye Bakanı George Papaconstaninu’nun, “büyük bir savunma bütçemiz var ancak azalıyor... Savunma harcamalarını orta vadede azaltma taahhüdümüz var, elbette ki Türkiye ile dış ilişkilerimizdeki değişime bağlı olarak” dediğini de gene aynı haberden öğreniyoruz.
***
Tabii...
Irkçılar, Başbakan Erdoğan’a karşı azgınlaşırken...
Ülkenin gırtlağına çöken ekonomik
kriz de ister istemez “antimiliter” ve “barışçı” bir
politika dayatmakta. Konuyla en çok ilgilenen ise
Almanya...
Çünkü...
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi, Türk-Yunan çekişmesinden en fazla karlı çıkanın Almanya olduğunu vurguluyor.
Gazete, “Türkiye Almanya’nın en iyi müşterisidir. Son 5 yıl içerisinde
Ankara, Alman üretimi
silahların en önemli alıcısıydı. Almanya’nın silah ihracatının yüzde 14’ü NATO müttefiki Türkiye’ye, yüzde 13’ü ise Yunanistan’a yönelik gerçekleşti. Ankara ile Atina arasında süregelen çekişmeden kazançlı çıkan ülkelerin başında Almanya yer almaktadır” diye yazmakta.
Avrupa Parlamentosu’ndaki
Yeşil Grup lideri
Daniel Cohn-Bendit de aynı fikirde, üstelik durumla dalgasını geçiyor... Bendit, Avrupa ülkeleri ve Yunanistan arasındaki silah ticaretini “Yunanistan’a bizim silahlarımızı satın alsın diye
kredi veriyoruz” diyerek mizah yoluyla eleştiriyor.
***
Bu haberler ışığında büyük resim ne?
Ekonomik krizin kendi gerçeğinin kimseyi dinlemeden hükmünü icra etmesi. Irkçı-milliyetçi gruplar Türkiye’ye karşı Başbakan Erdoğan üzerinden
bayrak açmaya kalkışsalar da... Ekonomik kriz Yunanistan’ı “barışa”, “Türkiye’yle dostluğa” zorluyor...
Aşırı yüksek silahlanmaya “dur” diyor...
Ve “silah indirimi” peşindeki Yunan Hükümet’i ister istemez Erdoğan’ın ziyaretini dört gözle bekliyor.
***
Hayat böyledir...
Bazen “sağ gösterip, sol vurur”...
Kimisi sığ sulardaki dar siyasetin terkisinde Türkiye düşmanlığı yaparken... Hayat da Yunanistan’ı “silah indirimine ve Türkiye dostluğuna” iter.
Kimi hayatın gerçeklerini okurken, Yunan ırkçıları gibileri de “dön
baba dönelim” bina okur...
***
Borsa düşer, dolar patlar, Euro sarsalanırken, o “büyük resim”de “dostluk ve barış” gibi çok olumlu mecburiyetler var. Kriz deler geçer ama bazen de düzeltir geçer diyoruz ya, işte bu...