Yıllarca neden şikâyetçiydik? Nasıl düşünmemiz gerektiğinin devlet tarafından resmen belirlenmesinden... Yıllarca neden şikâyetçiydik? Giyim kuşamımızın devletçe resmen belirlenmesinden...
Yıllarca neden şikâyetçiydik? İthal ikamesi döneminde neyin
ithal edilip edilmeyeceğin
e devletin karar vermesinden, böylelikle yiyip içmemiz de dâhil tüm tüketimimizin devletin iki dudağı arasında olmasından.
Neyse ki rahmetli Turgut
Özal sayesinde ithalattaki bürokratik kısıtlama eskiyle kıyaslanmayacak kadar rahatladı ama diğer
yasaklar henüz tümüyle tedavülden kalkmış değil...
Öyle eğitim
sisteminin ve askeri-
sivil otorite ilişkisinin mevcut halinde Kemalizm’in resmi ideoloji olmaktan tamamen çıkması da çok kolay gözükmüyor.
Kıyafet Devrimi de fiilen olmasa da hukuken varlığını korumakta...
***
Demokrasinin özünü oluşturan “temel hak ve özgürlüklere” saygı duymamaya, topluma, vatandaşlara zorbalık etmeye her zaman öfkeliyim...
Bu nedenle de devletin “resmi vatandaş” imalatına yıllardır muhalifim.
***
Ne var ki “hukuk bilinci” olmayan...
“
Temel hak ve özgürlükleri” içselleştirememiş... Birey saygısı gelişmemiş...
Vatandaşlık hukuku anlayışını derinleştirmemiş herhangi bir kişi...
Sapına kadar anti-Kemalist olsa bile zihniyet açısından “Kemalizm” noktasında kilitlenebiliyor. Eğer referans “evrensel hukuk” kuralları değilse, zihniyet olarak “Kemalizm” kaçınılmaz oluyor...
***
Dün...
İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinecad’ın, ülkesindeki kızların 16 yaşında
evlenmesini istediğini okudum.
Mehmet Barlas da yazdı...
Devlet tarafından yayımlanan Cam-i Cem Gazetesi’nin haberine göre, Ahmedinecad “kızlar için evlilik yaşı 16-17, erkekler için de 20 olmalı” diyormuş.
Cumhurbaşkanı, İran’da şu anda kızların ortalama evlilik yaşının 24-26 arasında olmasını da eleştirmiş. Kim ne yiyip ne içecek...
Nasıl düşünecek. İran’da bunu Ahmedinecad
tayin etmeye çalışıyor. Koskoca İran halkı, “temel hak ve özgürlükleri” bırakıp, var gücüyle ve topluca Ahmedinecad gibi olmaya çalışacak. Kısacası referansını mollalardan aldığını söyleyen bir nevi “dinsel Kemalizm”. İllaki halkı rahat bırakmayacaklar...
Uluslararası hukuksal anlayışın yerine kendi tercihlerini ikame edecekler...
***
Birleşmiş Milletler 0-
18 yaş arasını “çocuk” olarak tanımlıyor...
Medeni yasa da bizde evlilik yaşını 18 olarak belirlemiş... Ama ailenin izniyle çok istisnai durumlarda 17, hâkim kararıyla 16 olabiliyor evlilik yaşı.
Dünyada evlenen insanların sayısı azalırken, bizde de sosyal
gelişim yasayı aşmış bulunmakta...
2007 yılı itibariyle Türkiye’de ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 22,8 iken, erkeklerde 26,1.
Bölgesel farklılaşmalara bakıldığında ise 25-49 yaşlarındaki kadınlar için ilk evlenme yaşının en düşük olduğu yer Doğu ve Orta
Anadolu... Ama son araştırmalar evlenme yaşının en düşük olduğu bu bölgede de evlilik yaşının yükselme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Doğu ve Orta Anadolu’da bu yaş sırasıyla 19,6 ve 20. Diğer bölgelerde ise 21’in üzerinde. Kısacası Ahmedinecad bizim buralarda olsa, “dinsel Kemalizm” yapmaya kalktığında dellenecek...
***
Kemalizm adına...
Siyasal dincilik adına,
siyaset ve siyasetçi topluma musallat oldukça, ona ayar vermeye kalktıkça yol alınamıyor...
Çünkü gelişmiş ülkelerde “temel hak ve özgürlükler” devletin
mağdur yaratmasını önlüyor.
Sistem mağdur üretmediği için, bir mağdur iktidarı ele geçirince, muazzam bir eziklikle “mağdur” yaratacak “bir nev’i Kemalist” bir zihniyete de sahiplenmiyor...
Bu bizim gibi henüz temel referansı evrensel hukuk ve temel hak ve özgürlükler olmayan ülkelere ait bir sorun...
***
Kemalizm adına...
Din adına...
Veya başka bir şey adına, devlet topluma ya da birileri diğerlerine ayar vermeye kalkmayınca rejim demokratikleşiyor...
Hukuk ve temel hak ve özgürlükler devreye girmiş oluyor. “Ahmedinecadlaşma” ya da “dinsel Kemalizm” son buluyor...
Medeni yasa ve toplumsal gelişme var iken, kimse kimseye ne zaman evlenmesi gerektiğine dair “başöğretmenlik” yapamıyor...