640 hastaya bir doktor...


Bugün Tıp Bayramı. Dün Türkiye’nin dört bir yanından doktor, eczacı ve hemşireler Ankara’da toplanmıştı. Doktorlar, bakılan hasta sayısına göre puan ve puana göre de para alınan ‘performans sistemini’ eleştiriyorlar... Kamu hastanelerindeki mesai saatlerimiz 8 ila 17 arası. Günde 50 civarında hasta görmem bekleniyor. Bekleniyor, çünkü randevuları biz vermiyoruz. Merkezi sistem 10 dakikada bir hasta veriyor bizlere. Hastanın odaya girmesi, derdini anlatması, tedavisinin planlanıp kendisine takdim edilmesi ve çıkması için ayrılan toplam süre bu. Bu sürenin 5-6 dakikasını hastanın odaya çağrılması, bilgisayar kaydı, raporlama, reçete yazma vb. angaryalara gidiyor. Hastaya kalan süre 4 dakika. Performans sistemi de tam bir facia. Tamamen hastaların aleyhine. Düşünün, ne kadar çok bakarsan o kadar çok puan! Ne kadar iyi bakarsan değil!” Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise vatandaşın performans uygulamasından memnun olduğunu, TÜİK’in yaptığı çalışmalara göre memnuniyetin 2010 yılı itibariyle yüzde 73’e yükseldiğini söyleyerek eleştirilere cevap vermekte... *** “Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okulunun açılış tarihi olan 14 Mart 1827, ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı, dolayısıyla “Tıp Bayramı” olarak kabul ediliyor. Tıp Bayramı ilk kez 1. Dünya Savaşı sonunda, İstanbul’un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlanmış... Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde “Sağlık Haftası” olarak kutlanmakta... Aradan onca “14 Mart” geçse de sağlık konusundaki ağır sorunlar son zamanlardaki çok olumlu adımlara rağmen henüz hafiflemiş değil... Tıp Bayramı öncesi Türk Sağlık-Sen Türkiye’nin doktor haritasını çıkardı: Buna göre Türkiye’de 115 bin 256 doktor görev yapıyor ve doktor başına 640 kişi düşüyor... *** Bizi hem Türkiye gerçeklerinden hem de dünyadaki mevcut durumdan koparan ve gittikçe artan abartılı siyasal propagandadan gına geldiğini hem yazıp, hem söylüyorum... Önceki gün, neredeyse hem aldığımız mesafeyi, hem de gelişmiş dünya ile aramızdaki farkı beraber ve objektif bir şekilde yansıtan medeni bir örneğe Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “14 Mart Tıp Bayramı” nedeniyle yaptığı konuşmada rastladım: “İster zengin olsun, ister fukara olsun, ister kentte yaşasın, isterse köyde yaşasın. Sağlık herkesin hakkı. Sağlık sadece cebinde parası olanın hakkı olamaz... ...Ambulans sisteminde 350 bin kişi taşınıyordu, bu gün 2 milyon kişi taşıyoruz... ...Dünyanın en iyi aşılarını, en iyi teknoloji ile üretilen aşılarını, çocuklarımızın yüzde 96’sına ulaştırıyoruz”... *** Bu çok olumlu gelişmelere rağmen dünya ile kıyaslayınca alınması gereken epey uzun bir yol vardı... Sevindirici olan, onu da Bakan Akdağ’ın açık yürekle ifade ediyor olmasıydı: “Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Avrupa bölgesindedir. Bu bölgede 53 ülkenin içinde her 100 bin kişiye 330-350 doktor düşerken Türkiye’de 150 doktor düşüyor. Dikkat edin nüfusa göre düşündüğünüz zaman yarısından daha az. Hemşireye sıra gelince bu bölgede her 100 bin kişiye 700 hemşire düşerken Türkiye’de ebelerle birlikte 170 hemşire ve ebe düşüyor.” Türkiye’de kişi başına yılda 600 dolar civarında sağlık harcaması yapılırken, ABD’de kişi başına yılda sağlığa 2008 rakamlarıyla 7 bin 250 dolar para harcandığını da gene Bakan Akdağ’dan öğreniyoruz... Bakan bu açığı kapamak için nasıl çırpındıklarını da şu cümlelerle ifade ediyor: “Aile hekimleri kuruyoruz, sistemimizi rehabilite ediyoruz, her hekimimizin bir tane odasıyla hastalarına ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Koruyucu hizmetleri geliştiriyoruz ama ne yaparsanız yapın sonuçta sağlık hizmetine ihtiyaç duyan insanla hemşire ve hekimi karşı karşıya getirmek zorundasınız”... *** Önce Zeus’un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen, daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilen Asklepios... M.Ö. 5. yüzyılda Kos Adası’nda doğan ve babası da doktor olan Hipokrat... Kısacası Tıp Bilimi’nin hem mitolojik hem de gerçek öncü büyük babaları bizim diyarlardan, merak ederler mi bilmem ama şayet merak ederler ise 2011 yılında Türkiye’deki sağlık konusundaki manzarayı umumiye yukarıdaki gibidir... 2 bin 500 yılda ancak bu kadar gidebildik...
<< Önceki Haber 640 hastaya bir doktor... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER