Yahudi Lobisi, Ankara'ya göz kırptı


Hafta başından itibaren, Ankara çok tedirgin. Ermeni lobisi, Türkiye’ye bir son dakika golü atabilmek için harekete geçti. Geleneksel Nisan çıkışını beklemeden. ABD Kongresi'ndeki görev değişimi sırasında, soykırım tasarısını geçirebilmek için, taraftarlarını ikna etmeye çalıştı. Bu yazının yazıldığı sırada henüz durum netleşmemişti. Ermeni tasarısı, hem Türk-Amerikan ilişkileri, hem de ABD’nin güçlü Yahudi lobisinin tutumu açısından tam anlamıyla bir test niteliğine kavuştu. Birkaç hafta öncesine kadar Türkiye’ye ateş püsküren Washington bürokrasisi ve Yahudi lobisinin tutumu merak ediliyordu. Ermeniler, çok doğru bir zamanlamayla, açıkçası şanslarını zorladılar. Temsilciler Meclisi'ndeki güçlü yandaşları seçimi kaybetmişler ve gidiyorlardı. Meclis Başkanı Pelosi, en güvendikleri isimdi. Son çalışma günlerinde (Meclis, Ocak ayında, son seçimde kazananlarla toplanacak) Soykırım Tasarısını oylatabilirdi. Ayrıca, Washington’da son derece sert Türkiye aleyhtarı rüzgarlar esiyor, eskiden Ankara’yı destekleyen Yahudi lobisi de, Türkiye’ye ateş püskürüyordu. Ermenilerin, attıkları taşın yerine varıp varmadığını, en son bugün anlayacağız. Ancak, şimdiden bilinen bir sonuç var. O da, Yahudi lobisinin Türkiye’nin aleyhine hiçbir açık tutum almadığı. Lobi’nin en güçlü örgütü AIPAC, Ermenilerin tüm çağrılarına rağmen sessizliğini korudu. İsteseler etrafı dağıtabilirlerdi. Yapmadılar. Nedenini bana, bir Amerikalı gözlemci değerlendirdi: “Yahudi lobisi, Türkiye ile İsrail arasındaki iplerin tümüyle atılmasını istemiyor. Bundan dolayı temkinli davranıyor. İsrail’in Türkiye’yi kaybetmesinin, kendi ülkelerine daha zarar vereceğini bildikleri için, dikkatli adım atıyorlar. Mavi Marmara Gemisi krizinin bir süre içinde dağılacağına inanıyorlar” dedi. İlginç bir süreçten geçiyoruz. Bu tasarı, Obama yönetiminin Türkiye’ye bakışını da şekillendiriyor. Bu konuyu da yarına bırakalım. Akçura'ya hapis Milliyet Gazetesi muhabiri Belma Akçura'ya 3 ay hapis... Gün geçmiyor ki bir gazeteci veya yazarı mahkeme salonlarında görmeyelim. Bunun en son örneklerinden biri de Milliyet'ten Belma Akçura. Akçura, “Derin Devlet Oldu Devlet” adlı kitabında eski ülkücüleri anlatırken Nevzat Bor'dan bahsetmiş. Kitapta Bor'un adı iki kez geçiyor. İlki Abdullah Çatlı ve arkadaşlarını anlatırken. İkincisi ise “Çatlı yakalandığında yanında Nevzat Bor vardı” şeklinde. İşte bu yüzden Nevzat Bor kendine hakaret ettiği gerekçesi ile Belma Akçura'yı mahkemeye verdi. Yargıtay 4. Dairesi ise Akçura'nın 3 Ay hapsine... Belma Akçura, şimdi AİHM'e gidecek... Şimdi bunun neresi suç? Bir gazeteci bunları da mı yazamayacak? Bir yazar kendini savcılardan, mahkemelerden korumak için kendine sansür mü uygulayacak? Böyle şeyler gerçek demokrasilerde olmaz...
<< Önceki Haber Yahudi Lobisi, Ankara'ya göz kırptı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER