Ankara'ya iner inmez doğru
Meclis'e gidiyorum.
12 Haziran seçimleri öncesi Meclis son toplantısını yapıyor.
Hüzün, kaygı beklenti iç içe geçmiş. Kim gidecek kim kalacak? Dışarıdan bir süre Meclis bahçesinde, parti kulislerinde öbek öbek gruplar oluşturan milletvekillerini izliyorum.
Birçoğunun son günü olduğu çok açık... Bakanlar dahil listede kimse yer alıp almayacağını bilmiyor.
Belki de Türkiye'de seçim havasının bir türlü başlamamasının nedeni bu... Çünkü ilk kez değişen Türkiye'de siyasi kadrolar bu kadar köklü bir değişiklikle karşı karşıya...
AK Parti'de
Başbakan Tayyip Erdoğan üçüncü ve son dönemine girdiği için yüzde 60'ı aşan bir değişim düşünüyor. Ayrıca partinin ANAP'laşmaması ve kalıcı olması için yine ilk kez teşkilata önem verecek bir yapılanmaya gidiyor.
CHP'deki değişim zaten malum... Son 10 ayda 10 yılda yapılamayan değişim gerçekleşiyor.
Yüksek profilli iki siyasi aktör, Deniz
Baykal ve
Önder Sav artık etkili değil.
Şimdi sıra onlarla gelen kadroların ne kadar değişeceğinde?.. Seçimlere bağımsız giren BDP'de de benzer köklü bir değişim olasılığı var.
Sadece MHP biraz kapalı bir kutu gibi... Aslında AK Parti ve CHP'nin kuşatmasında olan MHP'nin dışa kapalılığında da bir
sürpriz ihtimalinden söz ediliyor.
İşte bu nedenle Meclis kulislerine hüzün, kaygı ve meraklı bir hava hâkim. Durumu en iyi daha Meclis kapısından içeri girdiğimizde karşılaştığımız bir AK Parti
aday adayı özetliyor:
"Valla hepimiz mahşeri bekliyoruz. Günahı olanlar gidecek, sevabı olanlar kalacak."
Meclis'teki ortalama ruh hali böyle...
Bu ruh hali her parti için geçerli, ama AK Parti'de daha bir yoğun hissediliyor. Günlerdir
siyaset kulislerinde Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı "helallik" konuşmasının şifreleri çözülmeye çalışılıyor. İki dönem yapanlardan kimler dinlenecek, parti yönetiminde kimler etkili olacak, "Abiler"in durumu ne olacak?
AK Parti'de kimse "abi"liği kabul etmiyor!
Meclis'i dolaşırken bir bakanın "Abi" hikâyesinden söz edilmesi dikkatimizi çekiyor.
Cemaatlere yakın bir firmanın iflas etmesinden sonra bir TV muhabiri, Erzurum'da paraları battığı için
eylem yapan
yaşlı bir Hacı'ya
mikrofon uzatıp sorar:
"Hacım sen de mi paranı kaptırdın?"
"Ne Hacı'sı oğlum ben bir puştum."
Bu yaşanmışlıktan bakanın çıkardığı sonuç fıkra gibi; "Şimdi bizde, kime sorsan ben "abi" değilim diyor.
AK Parti kulislerinde sürpriz yer değiştirmeler de çok konuşuluyor. Özellikle de etkili bakanların
Anadolu kentlerinden aday gösterilmesine büyük ihtimal olarak bakılıyor. Öne çıkanlar:
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın
İzmir veya Eskişehir'den,
Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın Şanlıurfa'dan,
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan'ın Mersin'den, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın Rize'den aday gösterilmesi söz konusu. Ama Başbakan Erdoğan'ın yakın çevresi aynı kanıda değil. Onlara göre büyük iller bitti, çok fazla sürpriz yok, denge var.
Benzer bir kaydırma milletvekilleri için de öngörülüyor. AK Parti kulislerinde geçen seçimlerde etkili bir seçim kampanyası yürüten
Kimlik mağazaları sahibi Ankara
Milletvekili Burhan Kayatürk'ün bu kez memleketi Van'dan aday gösterileceği konuşuluyor. Bunun nedeni de Hüseyin Çelik'in bu dönem Van'dan aday olmak istememesi...
Referandumdaki
demokrasi koalisyonu
Kulislerde konuşulanbir başka şey de, 12
Eylül referandumunda oluşan yüzde 58'lik "demokrasi koalisyonu"nun AK Parti listelerine yansıyıp yansımayacağı... O koalisyonun kuvvetli taraflarından biri de eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'ydu. Tabii sadece Soylu değil, referanduma
destek veren Aydın
Menderes,
Ramiz Ongun, Ali Talip
Özdemir, Musa
Serdar Çelebi, sağdan gelenlerle sol ve liberal demokratlardan isimlerin Başbakan Erdoğan'ın ajandasında olup olmadığını merak ediyorum.
Başbakan Erdoğan grup konuşmasında beklentisini yüksek tutarak, büyük çoğunluğu olumsuz bir gelişmeye hazırladı. Şimdi ortaya o çoğunluğun bir kısmını da sevindirecek dengeli bir liste koyacak.