CHP yine
Dersim krizi yaşıyor. Eninde sonunda CHP bu yüzleşmeyi yaşayacaktı ama sanıyorum biraz
erken oldu.
Bu da CHP içinde pusuda bekleyen muhalifleri harekete geçirdi. Oysa statükoyu savunmaktan, tarihiyle yüzleşmekten korkan ve bu nedenle giderek küçülen bir CHP için Dersimli bir genel başkan şans...
Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olduğunda bu konuya dikkat çekmiş ve şöyle demiştim: "Bu durum bir anlamda CHP'nin Dersim'den özrü anlamına geliyor."
CHP, bu şansı kendi tarihiyle bir yüzleşmeye dönüştürebilirse
Türkiye toplumuyla buluştuğu gibi başta
Kürt meselesi olmak üzere birçok meselenin çözümüne de katkı sunar. Ama ne mümkün...
Başını "sosyal demokrat" olduğunu söyleyen
Haluk Koç'un çektiği 12 CHP milletvekili sanki bu ülkede hiç Dersim yok ve
katliam yaşanmamış gibi davranıyor.
CHP kendi tarihini gizleyerek nereye kadar gidecek?
"Dersim'de katilam oldu" diyen Hüseyin Aygün'ün sorguya çekilmesini isteyenler, nedense Suriye'de, halkını katleden diktatöre
destek veren CHP'liler karşısında susuyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun işi gerçekten zor. Kendi ailesi dahil Dersim'de bir katliam yaşanırken iktidardaki parti bugün genel başkanı olduğu parti CHP...
Bu hem CHP'nin hem de Kılıçdaroğlu'nun paradoksu...
Ama artık bu yol açıldı ve sanıyorum CHP'nin bu yüzleşmeden kaçma ihtimali yok. Bu nedenle her CHP'linin yapması gereken basit bir şey var.
İsmet Paşa'nın
raporunu okumak... Şaki veya bölücü kaynaklardan değil, bizzat Atatürk'ten sonra CHP genel başkanı olan İsmet
İnönü'nün 1935 tarihli raporundan okuyun.
Dersim'de
isyan mı çıktı, yoksa çıkartıldı mı göreceksiniz. Eski
Dışişleri Bakanı
İhsan Sabri Çağlayangil ne diyor:"İnsanlar mağaralarda fare zehirler gibi öldürüldüler."
Bu raporun tamamını gazeteci Saygı
Öztürk kitap haline getirdi. En son Hüseyin Yayman'ın "Türkiye'nin Kürt Sorunu Hafızası" isimli kitabında da bu rapor ayrıntılı yer alıyor.
Yayman'a göre, İsmet İnönü,
Kürt meselesinde "güvenlikçi perspektifi" savunanların başında geliyor ve "Türkleştirme (asimilasyon) ve iskân siyasetiyle" sorunun çözülebileceğini söylüyor.
Raporunda sık sık Dersimli Kürtlerin istilasından söz eden İnönü, bu kaygısını şu sözlerle dile getiriyor:
"Az zamanda Erzincan'ın Kürt merkezi olmasıyla asıl korkunç Kürdistan'ın meydana gelmesinden ciddi olarak kaygılanmak gerekiyor..."
Dersim'de 1937-1938'de yaşanan katliamın öncesinde böyle bir
hazırlık var. Bu gerçeği görmeden Dersim katliamını ve Dersim adının neden Tunceli'ye dönüştürüldüğünü anlamak mümkün değil.
CHP belki de ilk kez Dersimli genel başkanıyla tarihi bir fırsatın eşiğinde. Yarıştığı partinin genel başkanı ve Baş
bakan Erdoğan'ın "Dersim'de 50 bin insan katledildi" dediği bir ülkede CHP daha ne kadar bu yüzleşmeden kaçacak?
Artık sorunları öteleyerek ve birbirine "düşman" gibi bakan siyasi ekiplerle bir yere gidemez. Ya değişecek ya da bölünecek...