163 askerin tutuklanma süreci 10 ay önce bir bavulla başlamıştı.
Gazeteci Mehmet Baransu'nun gündeme taşıdığı
Balyoz Darbe Planları belki de son dönemin en kapsamlı "
darbe girişimi"
belgeleriydi. Bu yüzden tepki de büyük oldu.
Harp oyunu dendi, içi boş dendi, küçümsendi hatta içinde
sahte belge ve bilgiler olduğu ileri sürüldü.
Aslında sadece Balyoz için değil, daha önce yargıya intikal eden
Ergenekon Terör Örgütü,
İrticayla Mücadele
Eylem Planı ve
Kafes Eylem Planları için de benzer şeyler söylendi. Sanki Türkiye'de hiç darbe olmamış gibi güçlü bir karşı atak başlatıldı. Oysa hepimiz biliyoruz ki her on yılda bir yapılan darbelere neredeyse alıştık.
Son 60 yılı bir düşünün… İki büyük darbe üç de darbevari
muhtıra yaşadı bu
ülke… 60 ve 70'lerde askerin önlediği
Talat Aydemir ve
Cemal Madanoğlu'nun 9
Mart darbe girişimlerini ve 1993 yılında yaşananları da sayarsak sayı çok daha fazla…
Sivil iktidarlara askerlerin sözlü yazılı müdahalelelerini de bir yana bırakıyorum. Sicili
temiz olmayan darbe üreten bir askeri bürokratik yapımız var.
Peki, bu yapı içinde birileri 2000'lerde hiç darbe düşünmedi mi?
O zaman dönemin
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök adı geçtiğinde
sivili veya asker darbeseverler neden öfkeleniyor? Yoksa şöyle mi yaklaştılar; "Şu AKP kör topal Türkiye'yi idare ediyor lütfen darbe yapmayalım"
Asker de siyasetçi de bir kısım medya da biliyor ki, o yıllarda askerler "darbe hazırlığı", sivil uzantıları da "darbe olacak" beklentisi içindeydi. Boşuna mıydı "Genç subayların rahatsız"lığı… .
Şimdi gözümüzün içine baka baka
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda çıkan bavul dolusu belge "sahte" deniyor. Bırakın belge ve bilgileri sadece dönemin 1'inci
Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın o dönemki konuşmaları bile vicdanlarda darbecileri "mahkûm" etmeye yetiyor.
Bu arada o yıllarda Çetin Doğan'la
Selimiye Kışlası'nda hangi sivil siyasetçilerin görüştüğünü, bugün o siyasetçilerin ne yaptıklarını doğrusu merak ediyorum. Belki ileride onları da öğreneceğiz…
Sivil siyasetçilerin bugünkü tavrına gelince… Ortada yargının yürüttüğü bir
soruşturma var ve bunun gereği olarak 163 asker hakkında
tutuklama kararı veriliyor.
Türkiye'de ilk kez sivil bir irade şapkasını alıp gitmiyor, adı darbelere karışanları yargı önüne çıkartıyor. Belki iktidarın darbelere karşı tavrı herkesi memnun etmeyebilir ama "tarihi" bir adım attıkları çok açık.
Muhalefetin darbelerle yüzleşmeye giden bu süreçte sivilleşmeden yana tavır koyması gerekiyor.
"Yeni
CHP" Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, darbelere karşı çıkıp, darbe girişimleri karşısında "ikircikli" tutum alması şaşırtıyor. Ayrıca geçmişte darbe mağduru olmak ne yazık ki "darbelere karşı durmak" anlamına gelmiyor.
Oysa aynı konuda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tavrı çok net: "Asker içinde darbelere karışan varsa ayıklansın…"
BDP ve HAS PARTİ de aynı şeyi yaptı.
Sivil siyasetin, darbeler ve darbe girişimleri karşısında ikircikli olmaya hakkı yok. Türkiye'nin normalleşmesi için siyasetin netleşmesi gerekiyor.