Makulü normalde aramak ama normali bulamamak


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü Avrupa Birliği Reform İzleme Grubu’nun toplantısına başkanlık yaptı, sonrasında da gazetecilerin karşısına çıkıp önemli şeyler söyledi. Başbakan, AB reformları çerçevesinde bazı Anayasa değişikliklerini içeren bir paket ile yine AB reformlarını içeren bir yasa değişikliği paketinin mart ayı sonuna kadar Meclis’e sunulacağını açıkladı. Gazetecilerin bütün ısrarlı sorularına rağmen Anayasa paketinin içeriğini söylemedi Başbakan ama tabii bazı kuvvetli tahminler zaten vardı, Başbakan da bu tahminleri yalanlamadı, mesela yargı reformu, mesela ombudsmanlık düzenlemesi, mesela siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması gibi konuların paketin içinde yer alacağını yalanlamadı. Büyük ihtimalle memura grevli toplu sözleşme hakkı, Türkiye milletvekilliği gibi konular da pakette yer alacak. Alacak diyorum ama bunların hiçbirini bilmiyoruz henüz. Daha ortada bir tasarı taslağı bile yok. Taslak ortaya çıkacak ki, milletvekillerinin buna imza verip vermeyeceği belli olsun. İmzalar tamamlansın ki konu Meclis’e gelebilsin... İçeriğini kimsenin tam olarak bilmediği, en fazla tahmin edebildiği Anayasa değikliği konusu daha şimdiden toplumu bölen bir başka konu haline geldi bile. Bakın Deniz Baykal hafta sonu zaten konuştu, her türlü Anayasa değişikliğine hayır oyu vereceklerini söyledi bile. Aynı Baykal dün de Murat Yetkin’e bu konudaki görüşlerini açıkladı. Bugün hem Baykal, hem Bahçeli konuşacak, Anayasa’ya hayır diyecekler büyük ihtimalle. Bugün Başbakan Erdoğan ve BDP sözcüleri de çıkıp konuşacak, onlar da büyük olasılıkla Anayasa değişikliğine duyulan ihtiyacı anlatacaklar. Daha ortada tasarı taslağı bile yok ama diyorum ya, bir ‘Hayır cephesi’ oluşmuş durumda. ‘Hayır cephesi’ oluşunca doğal olarak ‘Evet cephesi’ de var. Ne hayır diyenler neye hayır dediklerini biliyor ne de evet diyenler neye evet diyeceklerini. Bizde siyaset böyle yapılıyor işte. Konu bazlı siyaset hak getire, varsa yoksa kutuplaşma siyaseti. Ak Parti ne dese hayır denecek, yarın CHP iktidar olsa bu kez Ak Parti her şeye hayır diyecek, emin olabilirsiniz. Konuların önemi yok çünkü, önemli olan yapılacak işin kimin işine yarayacağı, kimin başarı hanesine yazılacağı. Kürt açılımı da, aynen böyle oldu; daha içeriğini (Başbakan dahil) kimse bilmezken muhalefet hayır demeye başladı, hatta iktidarı vatan haini bile ilan ettiler. Aynı şeyin tersi de geçerli: CHP, Anayasa’nın geçici 15. maddesini kaldırmayı kaçtır teklif ediyor, ‘demokratikleşme’ peşindeki iktidar tenezzül edip cevap bile vermiyor. (Geçici 15. madde Kenan Evren ve diğer darbecilere yargı dokunulmazlığı sağlıyor.) Kısacası cennet vatanımızda siyaset böyle kavgalarla yapılıyor ve sanıyorum Ak Parti, Anayasa değişikliği girişimiyle kendisi açısından ciddi bir siyasi hataya doğru gidiyor. Birincisi, paketin oy verme hakkı olan 336 Ak Parti milletvekilinden evet oyu alacağının bir garantisi olmadığını bizzat Başbakan söyledi zaten. O yüzden eski DTP’li, yeni BDP’li milletvekillerinin desteği aranacak. Eh o destek de herhalde şartsız olmaz, ya BDP’liler Anayasa’daki vatandaşlık tanımının değişmesini isterse ne olacak? Kısacası, ortaya bir taslak çıksa dahi bu taslağın Meclis’ten geçmesi, şu an itibarıyla hiç de çantada keklik değil. Geçse dahi 367’nin altında oy almasına kesin gözle bakılıyor. O zaman referandum gözüküyor. Mart sonuna kadar paket Meclis’ten 330-366 arası bir oyla geçerse, 60 gün sonra, yani mayıs sonuna doğru referandum yapılacak demektir. Baykal şimdiden kampanyayı başlattığına göre bu referandum da Anayasa referandumu kılığında da olsa esasen Ak Parti hakkında bir referandum olacak. Hangi hükümet seçime 12 ay kala kendi gücünü böyle denemek ister? Turgut Özal denemişti, ne olduğunu gördük...
<< Önceki Haber Makulü normalde aramak ama normali bulamamak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER