Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, “hemen her gün bir bakanı
Köşk’e davet ederek”, çeşitli
toplumsal sorunlar hakkında bilgi alıyor ve ilgili bakanlığın o sorunlara yönelik projelerini birinci elden takip ediyor. Sanıyorum önümüzdeki günlerde bu görüşmeler devam edecek ve bütün bakanlar Cumhurbaşkanı ile bir araya gelmiş olacaklar. Gül, son bir ay içinde “Özalvari hamlelerle”
Türkiye’nin çeşitli alanlarda en büyük firmalarının genel müdürleriyle de görüştü. Kapatma davası sürecinde bile bu randevulara ara verilmemişti.
Cumhurbaşkanı’nın dünkü ziyaretçisi ise çok daha ilgi
çekici bir isimdi.
Çankaya Köşkü, “dünyaca ünlü bilim adamımız olan ve çeşitli kereler
Nobel Barış Ödülü’ne
aday gösterilen Vamık
Volkan’ı” ağırladı. Volkan’ı, Ölümsüz
Atatürk adlı başyapıtıyla tanıyoruz. Dünyanın çeşitli
bölgelerindeki etnik çatışmaları bilimsel çalışmalara konu eden Volkan
Beyaz Saray tarafından da profesyonel manada bilgisine başvurulmuş bir isim.
Cumhurbaşkanı Gül dün öğlen saatlerinde Vamık Volkan’la,
Kafkaslar’daki gerginliğin dünya gündeminde 1 numaralı konu olduğu bir konjonktürde görüştü. Şimdi sıkı durun: Vamık Volkan tam altı yıl boyunca
Gürcistan’da çalışmış, Kafkaslar’daki etnik çatışmalar üzerinde kafa yormuş, bilimsel eserler vermiş bir isim. Daha da önemlisi, Vamık Volkan’ın uzmanlık alanları içinde “topluluklararası çatışmalarda arabuluculuk” konusu özel bir yer tutuyor. Bu bilgiler ışığında Köşk randevusu ilginç, anlamlı ve önemli değil mi?
Son yıllarda, bir
gazeteci olarak Profesör Volkan’la çeşitli görüşmeler yaptım, gazete ve televizyonda röportajlar gerçekleştirdim. Gerçekten görüşleri çok derin, kimliği çok etkileyici bir bilim insanı. Dünya çapındaki böyle bir değerli ismin Cumhurbaşkanı ile görüşmesi sevindirici bir gelişme. Hele son krizde
Ankara’nın
Rusya, Gürcistan, Çerkesler arasında sıkışıp, güç bir pozisyonda yakalanmasının ardından bu görüşme umut verici oldu. Doğrusu bu ya,
Avrupa’nın göbeğinden
Fransa Devlet Başkanı
Sarkozy’nin Kafkaslar’a gelmesi kıskanılacak olaydı. Acaba bu saatten sonra bile olsa tarihimizin ve coğrafyamızın emrettiği inisiyatifi alabilir miyiz?
Belalı coğrafya: Kafkaslar
Bu vesileyle kısaca özetleyerek hatırlatalım, “Vamık Volkan topluluklar arası ilişkileri tıpkı insan ilişkilire gibi ele alıyor ve
psikolojik mekanizmaları devreye sokuyor. Bastırılmış duyguların ve tarihsel travmaların yıllar sonra da olsa geri döndüğünü ve çatışmaların en çok bu nedenle patlak verdiğini söylüyor. Toplumlarda, ötekine karşı bastırılmış duygular bazen yüzlerce yıl sonra ortaya çıkıyor.” İşte bu perspektif ışığında Vamık Volkan,
Balkanlar’daki etnik çatışmaları,
İsrail-
Filistin konusunu, Türk-
Yunan gerginliğini ve Kafkaslar’daki bitmek bilmeyen yüksek tansiyonu bilimsel çalışmalarla ele aldı.
Öyle anlaşılıyor ki; Kafkas bölgesi bundan böyle dünya tarihinin geleceğinde hep önemli bir yer tutacak. Tıpkı
Ortadoğu gibi Kafkaslar amansız güç oyunlarına sahne olacak. Bazı coğrafyalar adeta lanetlidir. Böylesi yerlerde çözümsüzlük kaderdir.
Coğrafya bazen ülkelerin ve halkların kaderini yazan iradedir. Kafkaslar böyle bir bölgenin adı. Hele şimdi petrol güzergahı haline geldi.
Dağlık bir bölge, oraya hapsolmuş bir dolu etnisite, bir yığın dil, hepsi de iç içe geçmiş. Çarlık Rusya’sında,
Osmanlı’da ve
Sovyetler Birliği’nde bir çeşit dengeyle
yaşam sürdürülmüş. Ama artık küreselleşme çağındayız. Ayrılıkçı rüzgarları estiriyorlar. Dikkatli olmayan yanıyor. Dünyanın büyük güçleri her daim manüpilasyon sahneliyorlar.
Dikkat edin, Kafkaslar devamlı bölünüyor, tıpkı Balkanlar gibi.
Diplomasinin bir kanalı artık toplum psikolojisini anlamaya dayanıyor. Vamık Volkan bunun dünyadaki en önemli temsilcisi. Çatışmalı toplumların psikolojilerinin derinliklerindeki travmalara inilmesini istiyor. Köşk’teki görüşme bizim ülkemizin, tarihin bundan sonraki safhalarındaki etkinliğinin işareti olabilir mi? Umudumuz odur. Kafkasları ıskalayamayız. Bedeli ağır...
Not: Yazım bitti.
Başbakan Erdoğan Rusya ve Gürcistan’a gidiyor diye haber geldi. Bence müthiş gelişme.