Girdiği hiçbir serbest
seçimi kazanamadı.
Bu sefer de kaybetti. Kızmasınlar; hep kaybedecek... Demokrasiyle uyumlu olmayan bir tarihe, geleneğe, ideolojiye sahip olan bir parti demokratik rekabette kazanamaz.
Çünkü
CHP, rekabetçi siyasetin değil, otoriter siyasetin 'tek' partisi olarak dizayn edilmiş bir parti;
halka
hizmet etmek için değil, halkı adam etmek için var olan bir parti. Halkı 'aydınlatmak' için gönderildiğine inananların partisi...
Halk mazoşist değilse böyle bir partiyi kendi elleriyle
iktidar yapmaz. Nitekim yapmıyor da...
Geçmişi, o geçmişten gelen imajı, kimliği, ideolojisi CHP'yi rahat bırakmıyor. CHP geçmişin hayaletiyle yaşamaktan rahatsız olmayabilir. Ama büyük çoğunluk için bu hayalet ürkütücü. Jandarma dipçiği, memur zulmü demek CHP;
yoksulluk demek, vatandaş bile olamamak demek. Şefkatli değil, ceberut devlet demek. CHP'nin sadece adı ve ideolojisi değil, topluma tepeden
bakan 'elit' destekçileri de hep geçmişi hatırlatıyor.
Toplumsal
hafıza denilen bir şey varsa orada CHP'yi çağrıştıran o kadar çok nahoş şey var ki! Üstelik bunlar arasında yakın döneme ait nahoşluklar da az değil. CHP iktidar alternatifi olacaksa toplumsal hafızadan bu negatif imgeleri silmek, yani geçmişiyle hesaplaşmak zorunda.
Hâlâ geçmişini aklamaya çalışmak, 'halk eğitimsizdi, yoksuldu,
demokrasi mümkün değildi' türünden bahanelere sığınmak
akıl kârı değil. Kendi tarihiyle ve resmî tarihle yüzleşmeyen bir CHP'nin bu toplumu ne anlaması mümkün ne de ondan oy alması...
O dönemleri hatırlayanlar mı kaldı? Çok kalmadı; ben de hatırlamıyorum. Ama biliyorum. Milyonlarca başkaları gibi...
CHP 'eski
Türkiye'nin partisi; 'yeni Türkiye'de seçim kazanamaz. Hoş, 'eski Türkiye'de bile kazanamıyordu, ama yönetiyordu. Halkın seçme hakkının
gasp edildiği bir rejimde CHP iktidardı. Sonraki dönemlerde de
vesayet rejimi vasıtasıyla
bürokrasideki müttefikleri üzerinden kısmen yönetmeye devam etti. Ama buraya kadar...
'Eski Türkiye'nin bu partisi, 'yeni Türkiye'de seçim kazanmadan iktidar olamayacak artık. Sorun şu ki, CHP seçim kazanmak üzere 'tasarlanmış', yapılandırılmış bir parti değil. Ona iktidar '
sivil-asker bürokrasi' tarafından verildi hep. Ne yapsınlar, halk vermeyince? Peki şimdi ne olacak?
CHP bir gün serbest seçimleri kazanarak iktidar olmak istiyorsa 'genetik bir
operasyon' geçirmek zorunda. CHP'nin 'genetik' yapısıyla Türkiye sosyolojisi arasında bir 'kan uyuşmazlığı' var. Bu 'sosyal bünye' CHP'yi reddediyor.
CHP bir azınlığın partisi. Bu özelliğiyle ne iktidara talip olabilir ne de halkın genelinden iktidar oyu alabilir. AK Parti'ye alternatif arayanlar boşa 'o taraf'a bakmasınlar. Oradan bir iktidar çıkmaz. CHP siyasetin 'yutan eleman'ı. Ona yaklaşan, ona benzeyen partiler, kişiler de o 'kara delik'e düşüyor ve siyaseten
tasfiye oluyorlar. Eklenenlerle büyümüyor CHP bir muhalefet cephesi olarak, katılanları da öğütüyor kim olurlarsa ve nereden gelirlerse gelsin.
1950'den beri bütün seçimleri farklı isimler taşıyan 'aynı parti' kazanıyor. Aslında kazanan, kendilerini CHP'nin temsil ettiği ceberut devlete karşı konumlandıran bir toplumsal
koalisyon. Bu toplumsal kesit Türkiye'nin çoğunluğunu temsil ediyor. CHP'nin dışladığı, ezdiği, aşağıladığı bir çoğunluk bu. Demokrasiyle ceberut devleti yendi bu çoğunluk.
Türkiye'yi kimin yöneteceği halka sorulduğu günden beridir bu çoğunluk CHP'nin tam karşısında duran toparlayıcı lidere ve partiye yöneliyor. Etrafında en son birleştiği lider
Tayyip Erdoğan. Kimi, neden temsil ettiğinin bilincinde olan Erdoğan da kendisini 'tarihsel blok'a karşı konumlandırıyor ve kazanıyor. Çünkü bu çoğunluğun serbest seçimlerle 'öte taraf'a karşı kaybetme ihtimali yok, yeter ki 'beri taraf' geniş toplumsal koalisyonu muhafaza edebilsin...
Dolayısıyla CHP bir 'kaybedenler kulübü'. O yüzden 2002'den bu yana hep yazdım; AK Parti'ye bir alternatif çıkacaksa bir gün, 'bu taraf'tan çıkacak. CHP asla alternatif olamayacak AK Parti'ye.