Bu yazının kahramanı sizlersiniz!


"Çün defterler açılıp hesap soruldukta Milletim omuz omuza verip Kıyama duruldukta. Bir şimal rüzgarı değil bir Şamil fırtınası Tutsaklık haritası değil bir zafer coğrafyası."(Erdem Beyazıt, 'Sürüp Gelen Çağlardan') Alın size tam bir ömür değerinde soru: 31 Aralık 2010'a göre 1 Ocak 2011 arasındaki fark nedir? Sadece ömür defterinden bir sayfanın daha kopup gitmesi değil mi? Sorum şudur: Kopup giden sayfanıza, otobiyografinize neler yazdınız? 2005'te doçent olduğumda sevincimi Prof. Dr. Hüner Şencan ile paylaşıp, şaka yollu, 'yoruldum, bir süre dinleneceğim' demiştim. Emekli olmasına rağmen, 'dinlenmemek üzere yola çıktığı için asla yorulmayan' Hoca, 'çocuklarının harçlığından kesip seni okutanlara, en verimli çağındaki bu erken yorgunluğun izahını düşünsen iyi edersin' deyince, bir anda yüreğimi 'sabahı bekleyemeyen' heyecanlar esir aldı. 'Bu tekerlek tümsekte kalmasın' diye bir tutamlık ömürlerinin üzerine tereddütsüz çarpı atan, kıtaların yeni çağdaki destan kahramanları, gem vurulmaz küheylanları üzerinde, tozu dumana katarak yüreğimi delip geçtiler. Hep bir ağızdan bana haykırıyorlardı: 'Hedefe varmayan mızrak utansın!' Mahcubiyet içinde aklıma Çile Şairi geldi. 'Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! /Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı / Onu sürdürmeyen çırak utansın!' O günden beridir, alın yazımın yokuşlarında susamak olduğu bu mahallenin dar kaldırımlarında nefes nefese koşuyorum. İtiraf edeyim, ömrümüzün ağaçtan düşmeye teşne kızıl bir sonbahar yaprağına çaldığı bir devranda, şahdamarımızın dibinde pusuya yatan ölüm meleğine karşı 'hür bir adam' olabilmenin yolunu arıyorum. Yıllar aktı. 2010'un sonunda bu kez sevincimi paylaşmak için aradığım Bilgi Üniversitesi'nin özgürlük savaşçısı Prof. Erol Katırcıoğlu, 'profesörlük çağına geldiğinden sevinmek hakkın. Ancak gerçekte sen, ikimizin de ömür defterinden beş senenin daha düştüğünü haber veriyorsun' dedi. Bu sefer de yardımıma büyük şair Fuzuli'nin Su Kasidesi yetişti: 'Haki payine yetem der ömr'lerdir muttasıl / Başını taştan taşa urup gezer avare su.' Fırat ve Dicle nehirleri bile bitip tükenmek bilmeyen bir tutku ile Çöle İnen Nur'un ayak izlerini öpmek üzere, güçbirliği yapıp daha hızlı akmak için birleşip 'debilenirken', bana düşen de kum saati akarken koşmak değil midir? Bunun simyasını asrın beyin ve gönül mimarı Said Nursi'de buldum. Bütün bir ömrünü küçük bir çıkına sığdırıp sırtına atacak kadar özgürleşen birini ne Azrail ne de dünyanın zalimleri esir alabilir! Sinemalara gelmek üzere olan 'Hür Adam' filmini iple çekiyorum. Krizler çağının tam da ortasından geçerken üç hürriyetin peşinde olmalıyız: Ruhta, vatanda ve evrende hürriyet! Zira, bu üç hürriyetin imtizacından fıtrata uygun tabii düzen, iki cihan saadeti doğar. Ancak, ruhta hür olmayanların kazanacakları hiçbir özgürlük savaşı kalmamış, esasen bütün kaleler düşmüş demektir. O halde bizi hür adamlığa taşıyacak ölümsüzlük felsefesi; 'bütün bir insanlığın hak ettiği özgürlük, sahipsiz kalan bir çocuğun yüreğinde gizlidir.' şeklinde olmalıdır. Bu yüzden bir sıcak somun için, yalınkat bir don için, yapraklar gibi şehrin bulvarlarına dökülen, titreyen elleri daracık ceplerinde kaybolmuş, polisine, devletine taş fırlatarak kimlik arayan kenar mahalle çocuklarını bulup başını okşayan, onların gözü yaşlı olduğu sürece kendi çocuklarının yüzüne bakmaya ar edenler, aslında sadece Anadolu'nun, hatta İslam medeniyetinin değil, tüm insanlığın umut kahramanıdırlar. 2010 yılı bir avuç ruh işgalcisine karşı kendi öz diyarında parya durumuna düşüp, mücadele vermek zorunda kalan koca bir millettin, milli hakimiyetin kapılarını zorlayıp, evrensel barışın yolunu açtığı, kısaca 'tekerleğin tümseği döndüğü' zamanın altın dilimi olarak tarihteki yerini almıştır. Eğer kendinizi bu millet yürüyüşünün, yazının başına aldığım şiirin bir yerlerinde buluyorsanız, düşen bu yılki ömür yaprağınızı, günü geldiğinde Ulu'ların huzurunda, mahcubiyet içinde takdim etmek üzere, 'ahiret yurdu bohçanıza' kaldırabilirsiniz dostlarım.
<< Önceki Haber Bu yazının kahramanı sizlersiniz! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER