ERGENEKON, AMERİKA VE AK PARTİ...

AK Parti'yi kapatma davası ile Ergenekon terör örgütü soruşturması, ülkemizin kaderiyle ilgili yeni bir süreci oluşturuyor.


Gidiş nereye? Asıl hedef, demokratikleşmenin engellenmesi. Çünkü demokratik reformlar, özgürlükleri genişletecek ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yönetimin önünü açacak. Engel ise; "derin devlet", "statüko", "tek parti özlemcileri" denilen ve "ülkenin asıl sahibi biziz" diyen zümrenin direnmesi. "Ergenekon" onların gücü. Dış bağlantıları ve destekçileri var. Olan biteni tam anlayabilmek için "Ergenekon"un tam anlaşılması lazım. Bu konuda geçenlerde ülkemize gelen İtalyan senatör Felice Casson'un anlattıkları epey ufuk açıcı oldu. Keşke kendisini Bakanlar Kurulu üyeleri, AK Parti grubu dinleyebilseydi. Casson, İtalyan Gladio'sunu çökerten savcı olarak tarihe geçen isim. Gladio (Roma kılıcı), Amerikan ve İngiliz örgütlenmesi olarak 1952 yılında kuruldu. 1956'da casusluk ve gerilla savaşı için yapılandı. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, Türkiye'de Kontrgerilla olarak tanınıyor. Senatör Casson'un Genç Siviller'in sempozyumundaki konuşması ve Sabah'tan Ecevit Kılıç'a söyledikleri, içinden geçtiğimiz sürece de ışık tutuyor. Konunun en önemli uzmanından öğrendiklerimiz şu: Türkiye stratejik önemi, Arap dünyası, Rusya ve Avrupa arasında yer alması, ayrıca hem etnik hem de dinî problemlerinin olması, "Ergenekon"u, tüm NATO üyesi ülkelerdeki yapılanmalardan daha önemli ve etkili kılıyor. Gladyo, doğrudan CIA'ya bağlı. Kuruluş amacı, ülkeyi Sovyetler Birliği işgaline karşı korumak. Ama daha 60'lı yıllara gelmeden bu amacından sapıp, ülke içindeki muhaliflere karşı da görev yapmaya başlıyor. Aslında CIA'nın hoşuna gitmeyen grupları baskı altına alıyor, sindiriyor. Sadece solculara karşı değil, o dönem hangi kesim muhalifse; mesela Hıristiyan Demokratlara karşı bile görev yapıyor. Yani kim CIA'ya, Amerika'ya muhalifse, hedefte onlar oluyor. Örgüt, tüm NATO üyesi ülkelerde var. Hatta o dönemde NATO'ya üye olmayan İspanya, Portekiz ve Avusturya'da da var. Casson'a kulak verdikten sonra şimdi şapkamızı yeniden önümüze koyalım. Türkiye'deki Ergenekon soruşturmasının hedefine varması kolay değil. Devletin önemli birimlerinden ciddi direnç gelecek. İtalya'da parlamento ve medya Casson'a tam destek verdi. Sol partiler sonuna kadar yanında oldu. Türkiye'de ise tam tersi bir durum var. CHP direniyor. Baykal, soruşturma kapsamında gözaltına alınanlara Meclis çatısı altında selam ve destek mesajları gönderiyor. Medyanın önemli bir bölümü, bırakın desteği her şeyi görmezden geliyor. Yargı, emniyetin belgelediği fotoğrafları, eski bir komutanın bilgisayarından çıktığı kesinleşen darbe dokümanlarını delil kabul etmiyor. Olaylarda kullanılan el bombalarının aynı seriden olması ciddiye alınmıyor. Parlamentoda AK Parti çoğunluğu var, ama kapatılma süreci, iktidarın elini kolunu bağlamak için sıkıştırılan bir cendere gibi işliyor. Ergenekon, gerçekten CIA bağlantılı en derin güç ise o zaman problem sanıldığından da büyük. ABD yönetimi, kapatılma davasında ondan mı demokrasiden yana net tavır koymuyor ve vaziyeti idare etmeye çalışıyor? Beyaz Saray'da etkili olan kesimler, "Müslüman Demokratlar"ı güçlendirecek bir gelişme yerine, AK Parti'nin kapatılmasını mı tercih ediyor? Bu kesimin önde gelenleri, "ulusalcılar"a bunun için mi artık açıktan destek vermeye başladı? Yüzde 47 oy almış bir partinin sudan sebeplerle kapatılmasını savunan çevreler, Washington'dan esen rüzgârlardan mı cesaret alıyor? Gerçek ne olursa olsun, AK Parti'nin tek çıkış yolu var; bütün demokrat kesimlerin desteğindeki bir yarma harekâtı ile millete yaslanmak. Adı da belli: Referanduma sunulmuş bir anayasa değişikliği. Değilse, Sakarya'daki olayın benzerleri ile daha da sıkıştıracaklar.. kapatılınca da parçalayacaklar. Siyaset mevzilerindeki hareketliliğin anlattığı da tam budur...
<< Önceki Haber ERGENEKON, AMERİKA VE AK PARTİ... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER