Biraz geriden alalım.. Ne demişti Kılıçdaroğlu;
‘Halkın kararına saygılıyız ama ‘hayır’ diyenler daha eğitimli..’
Nasıl bir saygıdır bu?.. ‘Ama ‘daha eğitimli’ ne demek?..
‘
Hayır diyen ve daha eğitimli olan ‘sahil insanı’nın oyu daha mı kıymetli..’ demek?..
Diğer bir deyişle, ‘sahil insanı’na nazaran daha az eğitimli olan ‘kara insanı’nın (‘zenci Türk’ün de diyebilirsiniz!) oyunun kıymeti harbiyesi yoktur’ mu demek istiyor Kılıçdaroğlu?..
Geldiğin günden beri
işçi, emekçi dolayısıyla nispeten daha az eğitimli vatandaş üzerinden ‘garip guraba’ edebiyatı yapacaksın, sonra da çıkıp, ‘
arkadaş sana saygılıyım amma bil ki ötekiler daha eğitimli..’ diyeceksin..
Bir de ‘halkı kucaklamak, halka dokunmak’tan söz ediyor Kılıçdaroğlu.. (Bu halka dokunmak değil, ince ince dokundurmak yahu!..)
Bununla ilgili en iyi tesbiti AK Partili
vekil Mustafa
Elitaş yaptı;
‘Kılıçdaroğlu’nun
Aysun Kayacı’dan ne farkı var?!..’
Güzel soru.. Gerçekten, ne farkı var?...
Biri benim oyumla ‘cahil bir çobanın oyu’ hiç bir olur mu diyor, diğeri bana oy vermeyen çobanlar cahildir diyor...
Bu bağlamda ‘Kılıçdaroğlu’na Aysun Kayacı benzetmesi’ cuk oturmuş...
Üstelik benzerlik sadece ‘
seçmen tanımı’ ile sınırlı değil... Kıvırma konusunda da bir benzerlik var..
Aysun Kayacı mankendir, podyuma çıkar ve kıvırır.. Kıvırarak yürür.. Zira işi budur!..
Kılıçdaroğlu belki podyuma çıkmaz ama o da acayip kıvırır... (Kıvırma örneklerini yazmayacağım artık zira yazmaktan gına geldi..)
Şimdi gelelim gündeme.. 29
Ekim resepsiyonu ile ilgili tartışmalar şimdiden başladı.. Zira Cumhurbaşkanı Gül ‘
tek tip resepsiyon’a dönüş yapıyor..
( Ulan ne ülkeyiz be.. Tartıştığımız şeylere bakın;
tek tip askerlik, tek tip resepsiyon!.. ‘Tek tip demokrasi’ye bir geçsek var ya, bütün bu tek tip sorunlar bitecek.. )
Geldik mi zurnanın zırt dediği deliğe?!..
‘Türban sorununu biz çözeriz’ diyen Kılıçdaroğlu acaba durumu nasıl kıvıracak?..
Grup
Başkanvekili Muharrem İnce; ‘sözümün arkasındayım, Köşk’e gitmeyeceğim..’ diyor..
Kılıçdaroğlu ise ‘resepsiyon şimdiden ulusal sorun haline getirilmesin..’ diyor..
(Sorun haline getirmek mi?.. ‘Resepsiyona gitmeyeceğiz..’ diye açıklama yaparak sorun çıkartan CHP’li vekil değil mi?.. Üstelik Grup Başkanvekili..)
İşin doğrusu CHP’deki ‘
türban çatlağı’ büyüyor...
Kılıçdaroğlu ise kıvırmaktan bir hal oldu...
Gazeteciler resepsiyona katılacak mısınız diye sorunca ne diyor;
’
29 Ekim’e daha çok zaman var..’
Tabi canım, daha çok zaman var!.. Onun için şimdiden net bir şey söylemek sakıncalı olabilir..
Zira bu kadar uzun sürede Kılıçdaroğlu kaç defa kıvırmak zorunda kalabilir, orasını
Allah bilir?!..
Aysun Kayacı için sorun olmaz belki ama,
Bu kadar kıvırmak eğitimli insanları(!) bile kızdırır!...