Ulan helâl olsun size!...
Seks kasedinin himmetiyle koltuğa oturmuş adamı köpürtmekten cilalamaktan asla vazgeçmediniz...
Adamın devirdiği çamları, ağzından çıkan gafları yazsan 3 ciltlik kitap olur!...
Ama siz yılmadınız!.. Herşeye rağmen köpürtmeye, parlatmaya devam ettiniz..
SSK’yı batırmış adama ‘büyük kurtarıcı’ muamelesi yaptınız... Statükonun bekası için tek umudunuzdu Gandhi... Memleketin batıp batmaması o kadar da önemli değildi..
‘Yeni
CHP’ martavalına siz de inanmadınız ama ‘
Ergenekon’ aşkına desteklediniz!...
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın ahlâkından girdi
Haliç’ten çıktı sizin Gandhi!..
‘Hukukun Haliç bölümünde yaşıyor, kokulara alıştı..’ diyerek
Haşim Kılıç’a
hakaret etti..
Siz ne dediniz?..
‘Aman ne kadar efendi adam!..’
Adam gaza geldi bir kere..
Başbakan’a; ‘Senin maskeni düşüreceğim.. O koltuktan indireceğim..’ dedi..
Siz ne diyordunuz o zaman?..
‘Aman ne sâkin adam.. Siyasete sükûnet, hoşgörü getirdi Gandhi..’
‘Kalpazan Başbakan.., Omurgasız Başbakan..’ dediğinde de çok memnundunuz Gandhi’den..
‘Aman ne kadar dingin bir üslûbu var.. Ne kadar yumuşak huylu.. İnsana dokunmayı seven, kucaklayıcı, sevecen bir adam..’ diyordunuz..
Evet, utanmadan sıkılmadan bunları söylemeye devam ettiniz..
Gandhi çark etti, siz de peşinden çark ettiniz..
Sözünden döndü adam defalarca.. Ondan daha hızlı çıktınız, dönüşlerde tur bindirdiniz adama..
Bu sefer durumu nasıl kıvıracaksınız, çok merak ediyorum..
Ne diyor hoşgörülü, kibar, dürüst, dingin
siyasetçi?!..
‘...benim adımı yolsuzlukla anarsan; ananı.., ana..a..., gerisini söylemeyeyim!.. ‘
Evet, gerisini söylemiyor.. Sadece hafiften sırıtıyor..
Ardından şu cümle ile devam ediyor; ‘Biz
temiz siyaset istiyoruz..’
Biz de bir şey anlamıyoruz tabi!.. Zira ‘ananı.., ana..a...,’ ile temiz siyaset arasında nasıl bir bağ var onu bulamıyoruz!..
Haklı olarak bir gazeteci, merak ediyor lafın gerisini..
Ve orada soruyor; ‘..ananı.., ana..a...,’ dediniz, gerisini söylemediniz.. Ne diyecektiniz?..’
Kibar, dürüst, kucaklayıcı, dingin ve de temiz siyasetçi
cevap veriyor;
‘Aslında daha sert bir ifade kullanacaktım ama doğru olmayacağını düşündüm ve orada kestim!..
Biz o an yine şüpheye düşüyoruz.. ‘Ananı.., ana..a..., sert bir ifadenin başı mıydı, yoksa temiz siyasetin özü müydü?!!...
Neyse ki dün lafın gerisini getirdi de, aklımızda soru işareti kalmadı!..
‘Herkes daha dikkatli olmalı, ayağını denk almalı..’ sözcüğünü kullanmak istemedim, orada kestim..’
Bizim de içimiz fesat!..
Meğer ‘Ananı.., ana..a..., diye takılırken, ‘ayağını’ demek istiyormuş.. Ama birden bu sözün (ayağını denk almalı) sert olabileceğini düşünmüş ve söylemekten vazgeçmiş..
( Doğru, çok sert olurdu.. Yoksa
kalpazan, omurgasız, yürüttüğün paralar, Haliç’in pis kokularına alışmış..vs, gibi ifadelerde bir sorun yok!..)
‘Ananı.., ana..a..., dedikten sonra gevrek gevrek gülmesinin sebebi de ortamı yumuşatmak içindi herhalde!..
Herneyse, gereksiz polemikler bunlar..
Ne kadar çok başkalarını anarsan, onlar da seni anar..
Yani ananı, anarlar!..
Hadi bakalım Babıâli’nin ‘bit yavrusu’ yazarları.. ( Aslında ‘yavşaklar’ diyecektim ama sert bir ifade kullanmak istemedim!..’ )
Gandhi’yi bu durumdan da kurtarın..
Biz de şaşıralım, ‘vayy anassını yav..’ deyip şapa oturalım!...