Bugünkü Yazılar
* • Kürşat Bumin
RTÜK Kanunu'nun 'yayın ilkeleri'
* • Nazif Gürdoğan
Düşüncenin ağacı yalınlığın toprağında büyür
* • Abdullah Muradoğlu
Atatürk, Şeyh Ahmet Senusi'yi 'Halife' seçtirebilir miydi?
* •
Cevdet Akçalı
İki olay ve özelleştirmenin iki prensibi
* • Dücane Cündioğlu
Ecelbeşiği
* •
Yaşar Süngü
"Karnım aç" diyeni sinemaya götüren zihniyet
* •
Harun Tokak - Pazar
O bir 'yalnız adam'dı
* • Sema Karabıyık - Pazar
Seyretmeyenlerin meydan muharebesi:
Muhteşem Yüzyıl
* •
Mehmet Doğan - Pazar
Ruhların ömrü ve ölümü
* • Recep Yeter - Pazar
Allah iyiliğini versin Abdullah!
* • Yalçın Çetinkaya - Pazar
Ney, İnsân-ı Kâmil'i sembolize eder ve insan ruhunu yansıtan bir aynadır -2-
Hayrettin
Karaman
[email protected]
16 Ocak 2011 Pazar
Demokrasi, temsil ve
baraj
Televizyonda iki aydın tartışıyorlar. Biri
iktidarın Meclis'te her şeye hakim olduğunu, istediği
kanunu çıkarabildiğini, bunun bir çeşit dikta olduğunu,
demokrasilerde muhalefetin ve
sivil toplumun da söz hakkı bulunduğunu, onlara da danışılması gerektiğini... söyleyerek durumdan şikayet ediyor. Diğeri ise iktidarın bunları yapacak kadar oy aldığını ve milletvekili çıkardığını, yaptığının hukuka ve usule aykırı olmadığını, demokrasinin de bu olduğunu söylüyor.
Şikayet edeni dinlesek ne olacak?
İktidar bir kanun çıkarmak, bir icraatta bulunmak istediğinde demokratik kurumlara (muhalefete, sivil topluma...) danışacak, onlarla uzlaşacak; böyle yaparsa demokrasi var, yapmazsa yok.
Peki iktidar
muhaliflere danıştı, muhalifler ya danışmaya bile yanaşmadılar veya iktidarın kararına katılmadılar; bu takdirde iktidar adım atmayacak mı? Diyelim atmadı o zaman ülkede hemen her şey tıkanmaz mı? Şikayet edenin hayal ettiği demokrasi dünyanın neresinde var?
Temsili demokrasilerde kararlar-mutlak ve kayıtlı- oy çokluğu ile alınır, daima kararlara muhalif olanlar vardır, alınan kararlar ve yapılan işler
halk çoğunluğu tarafından beğenilmezse bir sonraki
seçimde iktidar değişir, beğenilirse iktidar devam eder, muhalif de muhalif olarak kalır, istediği kadar konuşur, fikrini söyler, tenkit eder; işte bu kadar.
Bu vesile ile bir de şu "seçim barajının aşağıya çekilmesi" konusundaki düşüncemi söylemek istiyorum.
Bunu savunanların önemli gerekçeleri "temsil adaleti" dir. Buna göre toplumdaki farklı görüş ve düşünceler mümkün olduğu kadarı Meclis'te temsil edilmelidir.
Bu gerekçenin demokrasi teorisine göre haklılığı bulunmakla beraber teori
sakat olduğu için ondan türeyen bu gerekçe de sakattır; çünkü temsil diye bir şey yoktur, milletvekilleri kendilerini seçenlerin düşünce, arzu ve ihtiyaçlarını temsil edemezler. Milletvekilleri partilerinin eğilim ve kararlarını temsil ederler.
Garaudy'nin deyişiyle "İster Allah'ın yerini
gasp eden mutlak bir hükümdarlık biçiminde olsun, ister kabilenin veya mezhebin yerini alan partilerden ve sınıflardan oluşmuş bir parlamentonun yahut
evet ve hayırdan başka cevabın olamayacağı referandumun söz konusu olduğu bir aygıt biçiminde olsun tüm temsil etme ve edilme aldatmacadır."
Barajı düşürmenin olumsuz sonucu ise hayal değil, gerçeğin ta kendisidir ve bu gerçeğin adı "istikrarsızlıktır, yasama ve yürütmenin elini kolunu bağlamaktır, ülkeye zarardır".
YENİŞAFAK