Baş
bakanımızın acısı, yazı dizisine ara vermemi gerektiriyor.
Ben bu acıyı iyi bilirim. Babam hastanede kollarımın arasında, annem ise yazlık evimde, konu komşu ile yâsîn-i şerif okumakta iken- inşaallah- rahmet-i Rahman'a kavuştular. Her ikisinde de bu kadar ağlayacağımı önceden tahmin edemezdim.
Başbakanımızın gözyaşlarını gördükçe benim de acılarım tazelendi, içim kabardı, gözlerime yaş hücum etti.
Efendimiz (s.a.)'in
küçük yaşta bir oğlu
vefat etmişti.
Çocuk son nefeslerini verirken
mübarek kucağına aldı, bu sırada "daim Hakk'a bakan gözlerinden"
inci taneleri gibi yaşlar boşalıyordu. Henüz cahiliyye (
İslam öncesi) çağının insani duyguları bile hakimiyeti altına almış bulunan katı geleneğinden kurulamamış bir kişi "Sende mi ağlıyorsun!" deyince "Güzel Örnek" şu cevabı vermişti:
"Kalb acı duyar, gözden yaş akar, ama –dilini göstererek- şuradan,
Allah rızasına aykırı bir söz çıkmaz!"
Hepimiz Allah'a aidiz, bizi yok iken O yarattı, yine ona döneceğiz. Bu kanunun istisnası yok. Fani dünyada ömrünü tamamlayanlar iki kısım oluyor: Ahirete iman edenler ve etmeyenler.
Ahirete iman etmeyenlere göre ya bundan sonrası mechul veya yok;
ölüm ebediyen yok oluştur.
Elhamdü lillah biz ahirete iman ediyoruz. Dünya (aşağı alem) hayatını -Allah'ın Peygamberleri aracılığı ile bildirdiği hayat rehberine uygun- yaşayanlar için ölüm, aşağı alemden yüce aleme göçüştür; o yüce alemde
tarif edilemez mutluluklar içinde yaşayan sevgililer ile buluşmak ve hep birlikte En Büyük Sevgili'nin, sevdiklerini konuk ettiği cennette oturmaktır ve O'nun Rıdvan ve cemali ile müşerref olmaktır.
Aslında bunu bilen ve buna iman edenler ölüme sevinmelidirler; ancak "birincisi"
hesap sonucunu bilemediğimiz için akıbet korkusu, "ikincisi" de Allah'ın insanlara bahşettiği akrabalık bağı ve merhamet duygusu sebebiyle yanarız, ağlarız.
Hele de ananın ölümü.
Ben
torun sahibi iken bir gün
akşam serinliğinde bahçede meşgul idim, anam balkondan eşime seslendi "Kızım bir yelek getir, çocuğum üşür!".
Evet ben
dede iken "anamın çocuğu idim", "ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar"dı, yaşınız ne olursa olsun anayı kucaklarken yaşadığınız duygu "çocuk" duygusudur. İşte bu kucağı, bu
şefkat odağını kaybediyorsunuz; insan ağlamaz da ne yapar!
Belli ki bu güzel vâlide hayatını "ilâhî rehbere" uyarak yaşamış, hakkındaki şahidlikler bunu gösteriyor, yüzünden de nur akıyor. Dileğimiz ve duamız ebedî mutluluğa kavuşmuş olmasıdır.
Geride kalanlara Allah hayırlı ömür versin, sabr-ı cemîl ihsan eylesin!