Şu sıralar
Kemal Kılıçdaroğlu ister istemez yakın takipte tutuluyor. Siyaset meydanında bütün dikkatler onun üstünde toplanmış durumda.
Sorular malum:
CHP’yi değiştirebilir mi? CHP’den güven telkin edici, inandırıcı bir
iktidar alternatifi çıkarabilir mi?
Bilemiyorum.
Daha hâlâ
evet ya da hayır diye kestirip atamıyorum.
Çünkü Ak Parti karşısında muhalefet boşluğunu gerçekten dolduracak bir iktidar alternatifinin bu ülkede demokrasinin yollarını genişleteceği kanısındayım.
Ama sahneye çıktığından beri Kemal Kılıçdaroğlu sürekli yalpalıyor. Bir adım öne atarsa, hemen arkasından iki adım geri çekiliyor.
Siyasette bu vardır.
Ama tabii bilinçli bir ‘oyun planı’nın ürünüyse sonuç verebilir. Nereye gitmek istediğini gerçekten biliyorsan, böyle bir oyun oynayabilirsin.
Kılıçdaroğlu ilk gün yeni CHP dedi.
‘Eskiler’ bastırdı:
“Bunlar Atatürk’ün partisini değiştirmek istiyorlar.”
Kılıçdaroğlu geri bastı:
“Yeni CHP’den kastımız yeni yönetimdir.”
Kılıçdaroğlu yakın geçmişte buna benzer bir çok örnek sergiledi.
Nasıl CHP ile yeni sözcüğünü yan yana getirmekten kaçınıyorsa,
Kürt sözcüğünü de ağzına alamamıştı.
Referandum meydanlarında
türban, başörtüsü sorununu CHP’nin çözeceğini söylemiş, ama
Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda
Çankaya Köşkü’ne çıkmamıştı. Anlaşılan parti içinde ‘eskiler’in tepkisinden çekinmişti.
Dersim konusu da farklı değildi. Önce doğru bir çıkış yapmış, ‘eskiler’ hop dedik deyince ipe un sermişti.
Yine Kürt sorunuyla ilgili olarak genel aftan söz etmiş, ‘eski kafa’nın vozurdamasıyla yutkunmuş, sözünü tevil yoluna gitmişti.
Oysa bazı işaretler yok değil, Kılıçdaroğlu CHP’yi değiştirmek istiyor. Parti değişmeden, yenilenmeden iktidar yolunun açılamayacağını gördüğü söylenebilir.
Ama bu arada demin belirttiğim gibi çok sık yalpalıyor. Ve parti yönetiminde öyle isimlere yer veriyor ki, ‘yeni’ olanın yolu’ hiç böyle açılır mı sorusu gelip çengelini zihinlere asıyor.
Kılıçdaroğlu, ilk günkü açıklamasında, CHP’nin yarım yüzyıldır iktidar yüzü görmediğini belirtti ve bundan haklı olarak yakındı.
Peki, niye iktidar olamamıştı?
Niçin
seçim kazanamamıştı CHP?
‘Eski’de kaldığı için...
Geleceği geçmişte aradığı için...
Kemalizm’in ruhu kendisini rahatsız etmeye devam ettiği için...
Geleceği geçmişte arayan Baykalizm ipine sarılarak yirmi birinci yüzyılda daha hâlâ yol alabileceği hayaline kapıldığı için...
Kemal Kılıçdaroğlu bunları hangi netlikte görebiliyor?
Bilemiyorum.
CHP’yi bugüne kadar ‘sosyal demokratlık’tan, hatta ‘demokratlık’tan uzak tutan nedenler sır değil:
Devletçilik...
Askercilik...
Laikçilik...
Seçkincilik...
Tek kültürcülük...
İşte bu nedenlerle CHP yıllar yılı seçim kazanamadı.
Halka değil devlete, demokrasiye değil askere, milletin iradesine değil askerin muhtırasına, inançlara değil laikçiliğe, farklılıklara ya da çoğulculuğa değil, torna tezgahından çıkmış gibi
tek tip kültürel anlayışa daha yakın durduğu için seçim sandığından çıkıp doğru dürüst iktidar olamadı yarım yüzyıldır...
CHP’deki tutucu ellerin üstünde yükselen ‘korku imparatorluğu’nun temelinde bütün bunlar yatıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ilk gün “CHP’deki korku imparatorluğunu yıktık” dedi.
O kadar kolay olduğunu sanmıyorum.
Önemli bir adım attığı doğru.
Ama arkasını getirmesi lazım.
Arkası ancak yeni CHP ile gelir.
Bunu yapabilecek mi Kılıçdaroğlu ve ekibi?..
‘Eski’yle ‘yeni’nin hesaplaşmasında değişimin bayrağını yükseltebilecek mi, en azından bir zamanlar Ecevit’in yaptığı gibi...
Yoksa geçmişte olduğu gibi yine olmayacak duaya amin demekle
vakit mi geçiriyoruz?..